بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Efendiler; Size kat’î haber veriyorum ki, buradaki zâtların, bizimle ve Risale-i Nur’la münasebeti olmayan veya az bulunanlardan başka, istediğiniz kadar hakikî kardeşlerim ve hakikat yolunda hakikatli arkadaşlarım var. Biz Risale-i Nur’un keşfiyat-ı kat’iyesiyle iki kere iki dört eder derecesinde sarsılmaz bir kanaatla bilmişiz ki, ölüm bizim için, sırr-ı Kur’ân ile, idam-ı ebedîden terhis tezkeresine çevrilmiş. Ve bize muhalif ve dalâlette gidenler için, o kat’î ölüm, ya idam-ı ebedîdir (eğer âhirete kat’î imanı yoksa), veya ebedî ve karanlıklı haps-i münferittir (eğer âhirete inansa ve sefahet ve dalâlette gitmişse). Acaba dünyada bu mes’eleden daha büyük, daha ehemmiyetli bir mesele-i insaniye var mı ki, bu ona âlet olsun? Sizden soruyorum.

Madem yoktur ve olamaz. Neden bizimle uğraşıyorsunuz? Biz en ağır cezanıza karşı kendimiz, âlem-i nura gitmek için bir terhis tezkeresini alıyoruz diye kemâl-i metanetle bekliyoruz. Fakat bizi reddedip dalâlet hesabına mahkûm edenleri, sizi bu mecliste gördüğümüz gibi, idam-ı ebedî ile ve haps-i münferitle mahkûm ve pek yakın bir zamanda o dehşetli cezayı çekeceklerini müşahede derecesinde biliyoruz, belki görüyoruz, onlara insaniyet damarıyla cidden acıyoruz. Bu kat’î ve ehemmiyetli hakikatı ispat etmeye ve en mütemerridleri dahi ilzam etmeye hazırım. Değil vukufsuz, garazkâr, mâneviyatta behresiz ehl-i vukufa karşı, belki en büyük âlim ve feylesoflarınıza karşı gündüz gibi ispat etmezsem, her cezaya razıyım!

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Şuâ / Sonraki Risale: On Üçüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öldükten sonraki âlem
âlem-i nur : nur âlemi, aydınlık olan âlem, âhiret
behresiz : nasipsiz, hissesiz
beyan etme : açıklama
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
ebedî : sonsuz
ehemmiyetli : önemli
ehl-i vukuf : bilirkişi
feylesof : filozof, felsefeci
garazkâr : kötü niyet sahibi, art niyetli
haps-i münferit : tek kişilik hapis, hücre hapsi
hülâsa : kısaca, özet
ibraz etmek : ortaya koymak, göstermek
idam-ı ebedî : dirilmemek üzere sonsuz yok oluş
ilzam etme : delillerle muhatabı susturma
kanaat : fikir, düşünce, inanma
kat’î : kesin olarak
kemâl-i metanet : sarsılmaz bir dayanıklılık
keşfiyat-ı kat’iye : kesinliğinde şüphe olmayan keşifler; mânevî âlemlerde bazı hakikatleri görme
mahkûm : hüküm giyen
makamat : makamlar
mâneviyat : mânevi âleme ait olan şeyler
mesele-i insaniye : insanlık meselesi
muhalif : aykırı, zıt
müdafaaname : savunma yazısı
münasebet : bağlantı, ilişki
müşahede : gözlemleme, görme
müşkülât : zorluklar, güçlükler
mütemerrid : inatçı
nümune : örnek, misal
sefahet : gayrı meşru zevk ve eğlenceye düşkünlük
sırr-ı Kur’ân : Kur’ân içinde gizli olan sırlı bilgiler
telif : yazma, kaleme alma
terhis : göreve son verme, serbest bırakma
tezkere : belge
umde : ana ilke, prensip
vukufsuz : bir konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan
Yükleniyor...