Beşincisi: On dört yaşında Süleyman namında bir çocuk, ziyade haylâzlık yapıp başkalarının da iştihalarını açıyordu. Ona dedim: “Uslu dur. Namazını kıl. Senden büyük haylâzların içinde bu halin sana tehlike getirir.” O, namaza başladı, fakat yine namazı terk ve haylâzlığa girdi. Birden tokat yedi. Uyuz illetine müptelâ oldu, yirmi gündür yatağında yatmaya mecbur oldu.
Evet, doğrudur. Süleyman

Altıncısı: Bana bidayette hizmet eden Ömer, namaza başladı, şarkıları bıraktı. Fakat bir akşam, kapıya yakın bir şarkı kulağıma geldi, evrad ile meşguliyetime zarar verdi. Ben, hiddet ettim, çıktım. Gördüm ki, hilâf-ı âdet, Ömer’dir. Ben de hilâf-ı âdet bir tokat vurdum. Birden, sabahleyin hilâf-ı âdet olarak Ömer başka hapse gönderildi.

Yedincisi: Hamza namında, on altı yaşında sesi güzel olmasından şarkı söylüyor, başkalarının da iştihalarını açıyor, haylâzlık ediyordu. Ona dedim: “Böyle yapma, tokat yiyeceksin.” Birden, ikinci gün bir eli yerinden çıktı, iki hafta azabını çekti.
Evet, doğrudur. Hamza

Bu gibi tokatlar var; fakat kâğıt bitti, mânâ da bitti.
• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim; Bir Maarif Vekili, perdeyi yüzünden kaldırdı ve küfr-ü mutlakı başka bir kisvede gösterdi. Bizim son gönderdiğimiz müdafaatı daha almadan başka sâika ile o beyannameyi yazmış. Gerçi ben o daireye göndermeyi düşünmüyordum; fakat kardeşlerimizin tensibiyle onlara da göndermek hem münasip, hem lâzım olduğunu bu hal gösterdi. Çünkü, herhalde bu derece ilhadda taassup taşıyan bir vekil, Ankara’ya gönderilen evrak ve mahrem risalelere karşı lâkayt kalmazdı. Birden, doğrudan doğruya cerh edilmez müdafaatlar başına vuruldu, çok iyi oldu. İnşaallah, o dairede dahi Risale-i Nur lehinde kuvvetli bir cereyan uyandıracak.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
beyanname : açıklama belgesi
bidayet : başlangıç
cereyan : hareket, akım
cerh edilmez : çürütülmez
ecza : cüzler, bütünü oluşturan parçalar
evrad : virdler; zikirler
hilâf-ı âdet : kural dışı olarak, beklemedik bir şekilde
ilhad : dinsizlik, inkâr
illet : hastalık
inayet-i Rabbâniye : Allah’ın şefkati, yardımı
insilâh etmek : sıyrılıp çıkmak
inşaallah : Allah’ın izniyle
iştiha : iştah
kisve : elbise; şekil, biçim
küfr-ü mutlak : tam bir küfür, inkâr; hiçbir kutsal değere inanmama
Maarif Vekili : Eğitim Bakanı
mâhiyet : esas, nitelik, özellik
mahrem : gizli olan, herkese söylenmeyen, gizli sır
metanet : sağlamlık, kararlılık
müdafaat : savunmalar
münasip : uygun
müptelâ olmak : tutulmak, yakalanmak
nam : ad
nevi : çeşit, tür
sâika : sevk edici, sebep, gerekçe
sıddık : çok doğru ve bağlı
taassup : aşırı derecede, körükörüne bağlılık
tasannu : yapmacık
tensip : uygun görme
tevekkül etmek : Allah’a dayanmak ve güvenmek
Yükleniyor...