İmam-ı Ali Radıyallahu Anhın bu takdirine liyakatini ispat etti. Kimin şüphesi varsa, gelsin, onu dikkatle okusun, haşrin ne kadar kuvvetli bir burhanı olduğunu görsün. Hem Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) on dokuzuncu sûre olarak Sûretü’n-Nur’u
بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا - عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَانُورُ اُقْسِمَتْ 1
fıkrasıyla zikrederek pek muhtasar olan On Dokuzuncu Söze ve pek mükemmel bulunan On Dokuzuncu Mektuba işaret için nur lâfzını tekrar etmekle mektupların mertebesi, yani On Dördüncü Mektup noksan kalmasına îmaen Sûre-i Nur’u on beşincide yine zikretmesiyle gayet lâtif ve müdakkikane haber veriyor. Ve o iki risaleleri, Risale-i Nur’un büyük nurları olduklarını bildiriyor. Evet, risalet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâma dair olan On Dokuzuncu Söz, hem üç cihetle kerametli ve harika olan On Dokuzuncu Mektup, elhak, Risale-i Nur’un en parlak birer nurudurlar.

Ve Âişe-i Sıddîka Radıyallahu Anhânın beraati münasebetiyle, âyet-i Nur’un مَثَلُ نُورِهِ kelimesindeki zamir, üç vecihten birisiyle Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma râci olmak haysiyetiyle, Sûre-i Nur, zât-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm ile ziyade alâkadar bulunduğundan, o sûre ile risalet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmı ispat eden o iki risaleye iki nur lâfzıyla, belki üç nur kelimeleriyle yine aynen risalet i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmı ispat eden Mi’rac Risalesine dahi işaret etmiş.

Ben itiraf ediyorum ki, On Dördüncü Mektup noksan kaldığını unutmuştum. Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) aynı sûreyi iki defa tekrar etmesiyle tahattur ettim ve işârâtındaki dikkatine hayran oldum. Fakat o tekrar, yalnız On Dokuzuncu Söz ve Mektup için sayılır; ondan sonrakilere nisbeten sayılmaz.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Kur’ân’da geçen bütün “Hâ, Mîm”lerde bulunan sırların hakkı için ve Ey Nur, risalelere bölünmüş Nur’un hakkı için beni koru!..
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âyet-i Nur : Nur Sûresinin 35. âyeti
beraat : temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
burhan : güçlü, kesin delil
cihet : şekil, yön
elhak : doğru, gerçek
fıkra : ifade, cümle
haşr : insanların öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması
haysiyet : itibar, şeref, değer
îmaen : işaret şeklinde
işârât : işaretler, belirtiler
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal ve fiiller
lâfz : ifade, söz, kelime
lâtif : ince, güzel, hoş
lem’a : parıltı
liyakat : lâyık olma
mertebe : derece
Mirac Risalesi : Peygamberimizin Allah’ın huzuruna yükselmesini anlatan risale; Sözler’de geçen Otuz Birinci Söz
muhtasar : kısa, özet
müdakkikane : dikkatlice, araştırıp inceleyerek
münasebet : bağlantı, ilişki
râci olmak : ait olmak, dönük olmak
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun.”
remiz : gizli işaret
risale : mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
risalet-i Muhammediye/risalet-i Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
Sûretü’n-Nur/Sûre-i Nur : Kur’ân-ı Kerimin 24. sûresi olan Nur Sûresi
tahattur etme : hatırlama
takdir : beğendiğini dile getirme
vecih : şekil, tarz
zamir : Arapçada ismin yerini tutan harf (buradaki “he” harfi)
zât-ı Muhammediye : Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zâtı, şahsiyeti
zikretme : anma, belirtme
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...