Sûre-i 1 اِذَا جَاۤءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُ nun esrarını beyan ile, fütuhat-ı İslâmiyenin pehlivanı olan Hazret-i İmam-ı Ali’nin (r.a.) nazar-ı dikkatini celb eden Feth ve Nasr risalesine, hem sûre-i Feth’in en mühim ve en âhir âyetin beş vech ile i’câzını beyan ve ispat ile, kahraman-ı İslâm Hazret-i İmam-ı Ali’nin (r.a.) nazar-ı dikkatini celb eden gayet kıymetli olan âyet-i Feth risalesi namındaki küçük bir risaleye îma, belki işaret eder itikadındayım. Böyle itikada iştirak edilmezse de itiraz edilmemeli.

ALTINCI REMİZ

Madem Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.), üstad-ı kudsîsinden aldığı derse binaen, Kur’ân’a taallûk eden gelecek hâdisattan haber veriyor. Ve “Benden sorunuz” diye müteaddit ve doğru haberleri verip bir şah-ı velâyet olduğunu öyle kerametlerle ispat etmiş. Ve madem bu asırda Avrupa dinsizleri ve ehl-i dalâlet münâfıkları, dehşetli bir surette Kur’ân’a hücumu hengâmında Risale-i Nur o seyl-i dalâlete karşı mukavemet edip, Kur’ân’ın tılsımlarını keşfederek hakikatini muhafaza ediyor. Ve madem اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا وَبَهْجَةً - مَدَى الدَّهرِْ وَاْلاَيَّامِ يَانُورُ جَلْجَلَتْ2 fıkrasıyla, Yirmi Sekizinci Lem’ada ispat edildiği gibi sarahata yakın bir surette Risale-i Nur’a işaret etmekle beraber, Sûre-i Nur’daki Âyetü’n-Nur’un Risale-i Nur’a işaretine işaret eder. Ve madem اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا mânâ ve cifirce tam tamına Risale-i Nur’a tevafuk ediyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman.” Nasr Sûresi, 110:1.
2 : Yâ Rab! Nur isminle ve cemâlinle parlat yıldızımı, Günler ve asırlar boyunca Sensin buna kàdir olan ey Nur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
akabinde : devamında
asır : yüzyıl
âyet-i Feth risalesi : Fetih Sûresinin bazı âyetlerinin açıklandığı Yedinci Lem’a
Âyetü’n-Nur : Nur Sûresinin 35. âyeti
beyan : açıklama, izah
cifir : harflere verilen sayı kıymetiyle ibarelerden geçmişe veya geleceğe ait işâretler çıkarmak, tarih düşürmek
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler
esrar : sırlar, gizli hakikatler
fütuhat-ı İslâmiye : İslâmî fetihler, zaferler
hâdisat : hâdiseler, olaylar
hengâm : ân, zaman
i’câz : mu’cizelik özelliği
iştirak : katılma
itikad : inanç
kahraman-ı İslâm : İslâm kahramanı
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hâl ve fiiller
lem’a : parıltı
mukavemet : direnç, dayanıklılık
münâfık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
müteaddit : bir çok, çeşitli
namında : adında
Nasr risalesi : Nasr Sûresinin bazı sırlarının anlatıldığı, Zülfikar Mecmuasında yer alan, Yirmi Dokuzuncu Mektubun Sekizinci Kısmının Beşinci Remzi
nazar-ı dikkati celb eden : insanların dikkatlerini üzerine çeken
remiz : işaret
risale : mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
sarahat : açıklık; bir ifadenin taşıdığı işaret, remiz, telmih, teşbih, îma gibi mânâ tabakalarından en açık olanı
seyl-i dalâlet : gürültü ve şiddetle akan inançsızlık, sapkınlık seli
sûre-i Feth : Kur’ân-ı Kerimin 48. sûresi olan Fetih Sûresi
Sûre-i Nur : Kur’ân-ı Kerimin 24. sûresi olan Nur Sûresi
suret : şekil, biçim
şah-ı velâyet : veliliğin şahı, başı
taallûk eden : ilgilendiren, ait olan
tevafuk etmek : denk gelmek, uygun düşmek
tılsım : sır, gizli gerçek
üstad-ı kudsî : kutsal üstad, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m.)
vecih : şekil, tarz
Yükleniyor...