Ey Rahmânü’r-Rahîm, ey Sâdıku’l-Va’di’l-emîn, ey Mâlik-i Yevmiddîn,

Senin Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmının tâlimiyle ve Kur’ân-ı Hakîminin irşadıyla anladım ki:

Madem kâinatın en müntehap neticesi hayattır. Ve hayatın en müntehap hülâsası ruhtur. Ve zîruhun en müntehap kısmı zîşuurdur. Ve zîşuurun en camii insandır. Ve bütün kâinat ise hayata musahhardır ve onun için çalışıyor. Ve zîhayatlar zîruhlara musahhardır; onlar için dünyaya gönderiliyorlar. Ve zîruhlar insanlara musahhardır; onlara yardım ediyorlar. Ve insanlar fıtraten Hâlık'ını pek ciddî severler ve Hâlıkları onları hem sever, hem kendini onlara her vesile ile sevdirir. Ve insanın istidadı ve cihazat-ı mâneviyesi, başka bir bâki âleme ve ebedî bir hayata bakıyor. Ve insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle bekà istiyor ve lisanı, hadsiz dualarıyla bekà için Hâlık'ına yalvarıyor. Elbette ve herhalde, o çok seven ve sevilen ve mahbub ve muhib olan insanları dirilmemek üzere öldürmekle, ebedî bir muhabbet için yaratılmış iken, ebedî bir adâvetle gücendirmek olamaz ve kàbil değildir.

Belki, başka bir ebedî âlemde mes’udâne yaşaması hikmetiyle, bu dünyada çalışmak ve onu kazanmak için gönderilmiştir. Ve insana tecellî eden isimlerin, bu fâni ve kısa hayattaki cilveleriyle âlem-i bekàda onların âyinesi olan insanların, ebedî cilvelerine mazhar olacaklarına işaret ederler.

Evet, ebedînin sâdık dostu ebedî olacak. Ve bâkinin âyine-i zîşuuru bâki olmak lâzım gelir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adâvet : düşmanlık
âlem-i bekà : devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemi
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âyine-i zîşuur : şuur sahibi ayna
bâki : devamlı, kalıcı, sonsuz
bekà : devamlılık, kalıcılık
cami : kapsamlı
cemâl : güzellik
cihâzât-ı mâneviye : mânevî donanım, cihazlar
cihet : yön, taraf
cilve : görüntü, yansıma
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
fâni : geçici, yok olucu
fıtraten : yaratılış itibariyle
hadsiz : sayısız, sınırsız
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
hikmet : gaye
hususan : özellikle
hüdhüd-ü Süleymânî : Hz. Süleyman’ın emri altında çalışan kuş
hülâsa : özet
inayet : Allah’ın herşeyi düzen altına alıp huzur ve saadet veren sıfatı
irşad : doğru yolu gösterme
istidad : yetenek, ruha konulmuş özellik
kàbil : mümkün
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
lisan : dil
mahbub : sevgili
Mâlik-i Yevmiddîn : kıyamet gününün sahibi olan Allah
mazhar olmak : erişmek, nail olmak
mes’udâne : mutlu bir şekilde
muhabbet : sevgi
muhib : seven
musahhar : boyun eğdirilmiş, itaat ettirilmiş
müntehap : seçilmiş
nazdar : nazlı
nâzenin : ince, nâzik
Neml : karınca, Hz. Süleyman’ın karıncası
Rahmânü’r-Rahîm : herbir kuluna karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
sadık : doğru, dürüst
Sâdıku’l-Va’di’l-emîn : vaad ve sözünde mutlaka duran, vaadinin doğruluğundan emin olunan Allah
suret : şekil
şuur : bilinç, anlayış
talim : öğretme, eğitme
tecellî : yansıma, görünme
zîhayat : canlı, hayat sahibi
zîruh : ruh sahibi
zîşuur : şuur sahibi, bilinçli
Yükleniyor...