Hayvanların ruhları bâki kalacağını ve hüdhüd-ü Süleymanî (a.s.) ve Neml’i ve Nâka-i Salih (a.s.) ve kelb-i Ashâb-ı Kehf 1 gibi bazı efrad-ı mahsusa hem ruhu, hem cesediyle bâki âleme gideceği ve herbir nev’in, arasıra istimâl için birtek cesedi bulunacağı, rivâyet-i sahihadan anlaşılmakla beraber; hikmet ve hakikat, hem rahmet ve rubûbiyet öyle iktiza ederler.

Ey Kàdir-i Kayyûm,

Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur, Senin mülkünde, yalnız Senin kuvvet ve kudretinle ve ancak Senin irade ve tedbirlerinle ve rahmet ve hikmetinle, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtrî vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kısmı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın zaafı ve aczi için rahmet tarafından ona musahhar olmuşlar. Ve lisan-ı hal ve lisan-ı kàl ile Sânilerini ve Mâbudlarını kusurdan, şerikten takdis ve nimetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibadet-i mahsusasını yapıyorlar.

Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından perdelenmiş olan Zât-ı Akdes, Bütün zîruhların tesbihatıyla seni takdis etmek, niyet edip سُبْحَانَكَ يَا مَنْ جَعَلَ مِنَ الْمَاۤءِ كُلَّ شَىْءٍ حَىٍّ 2 diyorum.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Alûsî, Ruhu’l-Beyân: 5:226; Kurtubî: 1:372.
2 : “Ey su ile herşeyi canlandıran Zât-ı Akdes, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim.”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : acizlik, güçsüzlük
azamet-i kibriyâ : büyüklüğün sınırsız, yüce ve devamlı oluşu
bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz
efrad-ı mahsusa : özel fertler
fıtraten : yaratılış itibariyle
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
hakikat : gerçek mahiyet, asıl ve esas
hamd etmek : şükür ve övgülerini sunmak
hikmet : herşeyin belirli bir gaye ve faydaya yönelik olarak, mânâlı ve tam yerli yerinde olması
ibadet-i mahsusa : kendine özgü ibadet
iktiza etmek : gerektirmek
İlâhe’l-Evvelîne ve’l-Âhirin : baştakilerin ve sondakilerin İlâhı, Allah
irade : dileme, tercih
istimâl : kullanma
Kàdir-i Kayyûm : ezelden ebede kadar bütün varlıkları ayakta tutan sonsuz kudret sahibi, Allah
kelb-i Ashâb-ı Kehf : Ashâb-ı Kehf’in köpeği
kudret : güç, kuvvet ve iktidar
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
lisan-ı hâl : hâl dili
lisan-ı kàl : söz ile anlatım
Mâbud : kendisine ibadet edilen Allah
musahhar olmak : boyun eğmek
Nâka-i Salih : Hz. Salih’in devesi
nev’ : tür, cins
Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Aradîn : göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allah
Rabbü’l-Âlemin : âlemlerin Rabbi, bütün âlemleri idare ve terbiye eden Allah
rahmet : şefkat, merhamet
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
rivâyât-ı sahîha : Peygamberimizden dosdoğru olarak, sahih olarak nakledilmiş rivâyetler, sözler
rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi
Sâni : her şeyi san’atla yaratan Allah
şerik : ortak
şiddet-i zuhur : açık seçik olma ve açığa çıkma derecesinin şiddeti ve kuvveti
takdis etmek : kutsamak, Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek
talim : öğretme
tavzif etmek : vazifelendirmek
tedbir : idare etme, çekip çevirme
tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler
teshir : emir altında tutma
zaaf : zayıflık, güçsüzlük
Zât-ı Akdes : her türlü kusur ve noksandan yüce olan Zât, Allah
zîhayat : canlı, hayat sahibi
zîruh : ruh sahibi
zîşuur : şuur sahibi, bilinçli
Yükleniyor...