İşte başlangıçta pek azgın olan bu dinsizlik devri, Risale-i Nur’un umumiyet kesb eden neşriyatıyla yıkılmış; ehl-i imanın mânevî ve maddî (bilhassa mânevî) hayatına tatbik edilen istibdat zincirleri parçalanmıştır. Risale-i Nur, dinsizliğin belini kırmış ve temel taşlarını târümar etmiştir.

Evet, o zamanlar ki, dinsizliğin mukabil cephesinde Risale-i Nur şimşekler gibi parlamış ve Kur’ân-ı Hakîmin bu nuru bütün satvet ve şevketiyle zuhur ederek perde altında neşrolunmuştur.

Risale-i Nur’dan tahkikî iman dersi alan ve gittikçe ziyadeleşen Nur talebelerinin imanları inkişaf etmiş, imanî bir şehamet ve İslâmî bir cesarete sahip olmuşlardır. Nasıl ki, cesur bir kumandan yüzlerce askere lisan-ı haliyle cesaret verir ve nokta-i istinad olursa, aynen öyle de, Risale-i Nur şahs-ı mânevîsinin mümessili olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri başta olarak, tahkikî iman dersleriyle imanları kuvvetlenen yüz binlerce, şimdi milyonlarca Nur talebeleri, ehl-i imana bir nokta-i istinad ve bir hüsn-ü misal olmuşlardır. Nur talebelerinin bu iman kuvvetleri ve dinsizliğe karşı kahramanca mücadeleleri, halkın üzerinde çok tesir yapmış ve bir intibah (uyanıklık) husule getirmiştir. Böylelikle, milletin içindeki korku ve evhamları da Risale-i Nur’la izale etmişler, vatan ve millete umumî bir cesaret, ümit ve ferahlık husule getirip Müslümanları yeisten kurtarmışlardır.

Risale-i Nur’u gaye-i hayat edinen bir Nur talebesi, yüz adam kuvvetinde olduğu ve yüz nâsih kadar iman ve İslâmiyete hizmet ettiği, ehl-i hakikatçe müsellem ve musaddaktır. Nur talebeleri, dinsizliğin şâşaalı taarruzlarına, tantanalı yaygaralarına, zulümlerine, hapislerine, Üstadları gibi, kıymet vermeden, korkmadan, lüzumunda canlarını, mallarını, evlât ve iyâllerini dahi çekinmeden Risale-i Nur’la iman ve İslâmiyete hizmet uğrunda feda etmişlerdir. Nur talebeleri, tek birşeyi gaye edinmiştir: “İmanlarını kurtarmak niyetiyle Risale-i Nur’u okumak ve rızâ-yı İlâhî için iman ve İslâmiyete Risale-i Nur’la hizmet etmek.” Bu gayelerinde muvaffak olmak için, herşeylerini bu hizmete hizmetkâr yapmışlardır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İlk Hayatı / Sonraki Risale: Eskişehir Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ehl-i hakikat : doğru ve hak yolda olan kimseler
ehl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minler
evhâm : vehimler, kuruntular
gaye-i hayat : hayatın gayesi
hademe : hizmetçi
hazret : saygıdeğer (saygı ve yüceltme maksadıyla kullanılan bir ifade)
husule getirme : meydana getirme
hüsn-ü misal : güzel örnek
inkişaf : açığa çıkma, gelişme
intibah : uyanış
istibdat : baskı, zulüm
iyâl : bir kişinin bakımını üstlendiği kimseler
izale : giderme, ortadan kaldırma
Kur’ân-ı Hakîm : hikmetli Kur’ân; her âyet ve sûresinde sayısız hikmetler bulunan Kur’ân
lisan-ı hâl : hâl ve beden dili
mukabil : karşı
musaddak : doğrulanan, kabul edilen
muvaffak olma : başarılı olma
mümessil : temsilci
müsellem : doğruluğu şüphesiz kabul edilmiş
nâsih : nasihat eden, öğüt veren
neşrolunmak : yayılmak
nokta-i istinad : dayanak noktası
rızâ-yı İlâhî : Allah’ın rızası
sahil-i selâmet : kurtuluşa ve güvene ulaştıran sahil; ebedî kurtuluşun yaşanacağı Cennet hayatı
satvet : güç, kuvvet
sefine-i Rabbâniye : her şeyi terbiye ve idare eden Allah’a ait bir gemi; iman ehlini sonsuz mutluluğa ulaştıracak araç
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs, belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet ve ortak kimlik
şâşaalı : gösterişli
şehâmet : akıl ve zekâ ile olan cesaretlilik
şevket : büyüklük, haşmet
taarruz : saldırı
tahkikî iman : hakiki iman; inandığı şeylerin aslını, esasını bilerek inanma
tantanalı : gösterişli
târümar : dağınık, perişan
umumî : genel, herkese ait
ümmet-i Muhammed : Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (a.s.m.) inanıp onun yolundan giden Müslümanlar
yeis : ümitsizlik
ziyadeleşmek : artmak
zuhur : görünme, ortaya çıkma
Yükleniyor...