Birgün bir resmî memur, arkasından koşarak, “Dışarı çıkmak yasak! Başına bere koyamazsın, sarık saramazsın!” diye mütehakkimane ve mütecavizane ifadeler kullanmış, Üstad da geriye dönmüştür. Bu tarz muameleler çoktur.

Üstadın Emirdağdaki hizmeti ve meşgalesi, başka yerlerde olduğu gibi, yalnız bir vazifeye münhasır değildi. Gerek Lâhikalardaki mektuplardan, gerek ziyaretine gelen dostların ve eski ilim arkadaşları ve talebelerinin ihbarından ve gerekse de kendine yakından alâkadar olan talebe, komşu ve halkların müşahedatından anlaşılıyor ki, hakka müteveccih, hakikatten nebean eden müteaddit hizmetleri, vazifeleri vardı ve herbir günde de bu vazifelerini ifaya çalışırdı. Hakaik-i Kur’âniye nurları olan Sözler, Lem’alar gibi eserlerini telif, tashih ve neşirle meşgul olmakla beraber, kelimat-ı kudret olan masnuat ve mevcudatı seyir ve temaşaya, kitab-ı kâinatı mütalâaya çok müştak idi. Zemin yüzünde yazılan, bahar sahifesinde teşhir edilen rahmet ve hikmetin mu’cizeli eserlerini, eşcar ve nebatat ve hayvanattaki san’at-ı İlâhiyenin harikalarını, simalarında parıldayan tevhid sikkelerini okumaya ziyadesiyle meftun idi. Böylece, hakaik-i imaniyenin, mârifetullahın nihayetsiz ufuklarında hakkalyakîn mertebesinde kanat açıp geziyordu.

Esasen, Kur’ân’dan aldığı mesleğinin bir esası, tefekkürdür. Eserlerinde insanı daima tefekküre sevk eder ve tefekkürü ders verir. İlim ve tefekkür ile kazanılan mârifet-i İlâhiyenin, ruh için kâinat vüs’atinde bir genişlik temin ettiğini ve 1 وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ ايَةٌ تَدُلُّ عَلٰۤى اَنَّهُ وَاحِدٌ “herbir şeyde Sâni-i Vâhide işaretler, delil ve âyetler bulunduğunu” ifade eder; 2 تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ sırrına göre hareket ederdi.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1:24.
2 : “Bir saat tefekkür, bir sene nâfile ibadetten daha hayırlıdır.” el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 4:409 (Kitâbu’t-Tefekkür); el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 1:78.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Denizli Hayatı / Sonraki Risale: Afyon Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
âyet : delil
eşcar : ağaçlar
hakaik-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikatleri, esasları, gerçekleri ve doğruları
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri
hakikat : gerçek, doğru
hakkalyakîn : bizzat yaşamak suretiyle, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilme
hayvânât : hayvanlar
hikmet : fayda, gaye; her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
ifa : yerine getirme
ihbar : haber verme
kelimat-ı kudret : Allah’ın kudret kelimeleri
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı; bir kitap gibi yazılmış bütün âlem
Lâhika : iman ve Kur'ân hizmetinde bulunan Nur talebelerinin Üstad Bediüzzaman'a yazdığı mektuplardan ve Bediüzzaman’ın onlara yazdığı cevaplardan oluşan yazılar
lem’a : parıltı
marifet-i İlâhiye : Allah’ı bilme ve tanıma
marifetullah : Allah’ı tanıma ve bilme
masnuat : san’at eseri varlıklar
meftun : düşkün, tutkun
meşgale : meşguliyet, iş, uğraşı
mevcudat : varlıklar
mu’cizeli : bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü bir şekilde olan
muamele : davranış, hareket
münhasır : ait, mahsus
müşahedat : gözlemlemeler
müştak : arzulu, istekli, düşkün
mütalâa : dikkatle okuma, inceleme
müteaddit : bir çok, çeşitli
mütecavizane : haddini aşarak
mütehakkimâne : zorbaca
müteveccih : yönelik
nebâtât : bitkiler
nebean etme : çıkma, kaynama
neşr : yayımlama
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
san’at-ı İlâhiye : Allah’ın san’atı
sikke : damga, mühür
tashih : düzeltme
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
telif : yazma, kaleme alma
temaşa : ibretle seyretme, hoşlanarak bakma
temin : sağlama, elde etme
teşhir : sergileme
tevhid : birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğuna inanma ve ilân etme
vüs’at : genişlik
zemin : yer
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...