Evet, inkâr edilmez ki, kâinatta, dinsizlikle dindarlık, Âdem zamanından beri cereyan edip geliyor ve kıyamete kadar gidecektir. Bu meselemizin künhüne vakıf olan herkes, bize olan bu hücumun, doğrudan doğruya dinsizlik hesabına dindarlığa bir taarruz olduğunu anlar. Ekser-i hükemanın Garpta ve Avrupa’da zuhuru ve ağleb-i enbiyanın Şarkta ve Asya’da tulûları kader-i ezelînin bir işaret ve remzidir ki, Asya’da hâkim, galip, din cereyanıdır. Elbette, Asya’nın ileri kumandanı olan bu hükûmet-i Cumhuriye, Asya’nın bu fıtrî hâsiyetinden ve mâdeninden istifade edecek. Ve bîtarafane prensibini, değil dinsizlik tarafına, belki dindarlık tarafına temayül ettirecektir.

İkinci madde: Risale-i Nur’un eczalarında mevadd-ı kanuniyeye muarız meseleler bulunması ortaya konulabilir. Bu cihet mahkemeye aittir. Fakat Risale-i Nur, kendi başıyla yüz mânevî keşfiyatı hâvi bir eserdir. Bu keşfiyatın birtekini bile, keşşafın hakk-ı keşfini sıyanet etmekle, ziyaa uğratmamak lâzım gelir. Keşfiyatın ehemmiyeti, ehl-i hakikat ve ehl-i ilim ve edipler ortasında gayet büyüktür ve ehemmiyeti var. Bir kimse diğerinin keşfiyatını temellük edemez. Eğer etse, onun aleyhine ikame-i dâvâ etmek, bütün memleketlerde câri olan bir kanundur. İleride hükûmetin müsaadesini istihsal suretiyle neşretmek istediğim ve yirmi-otuz seneden beri keşif ve telifine çalıştığım ve elli seneden beri devam eden tetkikat ve mücahedat-ı fikriye ve muhtelif menbalardaki taharriyat ve mesaimin neticesi ve semeresi olarak yazdığım ve mânevî yüz keşfiyatı gösteren ve binlerce hakikati hâvi yüzden ziyade risaleden ibaret olan Risale-i Nur’un telifinden sonra neşredilen—bazı kanunlara uygun gelmeyen—on beş noktasını ortaya atarak müttehem bir vaziyete koymak, bu hakikatlerin ve benim onlara taallûk eden hukuklarımın zıyaını mucip olmakla beraber, diğerin intihal ve sirkatine ve temellük ve kendine mâl etmesine zemin ihzar ettiğinden; bu babda, evvelemirde ve herşeyden ziyade hakikat namına ve hukuk hesabına hakkımın muhafazası, âdil mahkemenizin nazara alacağı ilk cihettir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ağleb-i enbiya : İlâhî mesajı insanlara iletmekle görevli olan peygamberlerin büyük çoğunluğu
bîtarafane : tarafsız
câri : geçerli, yürürlükte
cereyan etme : meydana gelme, varlığını sürdürme
cereyan : akım, hareket
cihet : yön, taraf
ecza : cüzler, bölümler
edip : edebiyatçılar
ehl-i hakikat : hakikat ehli, doğru ve hak yolda olanlar
ehl-i ilim : ilim ehli, âlimler
ekser-i hükema : aklı temel alan bilginlerin, filozofların çoğunluğu
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
Garp : Batı
hakikat : gerçek, doğru
hâkim : hükmeden, galip
hakk-ı keşf : keşif hakkı
hâsiyet : özellik, hususiyet
hâvi : içine alan
hükûmet : idare, yönetim
hükûmet-i Cumhuriye : Cumhuriyet hükümeti
ikame-i dâvâ : dâvâ açmak
istifade : faydalanma, yararlanma
istihsal : elde etme
kader-i ezelî : Allah’ın ezelî ilmi ile kâinatta olmuş ve olacak her şeyi bilip takdir etmesi
kâinat : evren
keşfiyat : keşifler
keşfiyat-ı mühimme : önemli hakikatlerin keşfedilmesi
keşif : kalb gözüyle görme, mânevî âlemlere ait bazı olayları ve hakikatleri görüp açığa çıkarma
keşşaf : keşfeden, açığa çıkaran, kâşif
künhüne vâkıf olma : bir meseleyi tüm özellikleriyle derinlemesine bilme, aslını ve asısını tanıma
menba : kaynak
mevadd-ı kanuniye : kanun maddeleri
muarız : karşıt, ters düşen
muhtelif : çeşitli, farklı
mücahedat-ı fikriye : fikrî mücadeleler
müsaade : izin
müttehem : itham edilen, haksız yere suçlanan
neşretmek : yaymak; yayınlamak
remz : işaret
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
semere : meyve
sıyanet : koruma, muhafaza
suret : şekil, biçim
Şark : Doğu
taarruz : saldırı
taharriyat : araştırma, arama-tarama
telif : yazma, kaleme alma
temayül : eğilim ve istek gösterme
temellük : sahiplenme, kendine mal etme
tetkikat : araştırmalar, incelemeler
tulû : doğma, doğuş
vaziyet : durum
ziyaa uğratmama : zayi etmeme, kaybetmeme
ziyade : çok, fazla
zuhur : görünme, ortaya çıkma
Yükleniyor...