Nurşin’de bir müddet kaldıktan sonra Hizan’a döndü. Sonra medrese hayatını terk ederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:

Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprüsünün başına gidip durmak hatırına gelir: “Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim” der ve sırat köprüsünün başına gider. Bütün Peygamberân-ı İzam Hazerâtını birer birer ziyaret eder. Peygamber Efendimizi de ziyarete mazhar olunca uyanır.

Artık bu rüyadan aldığı feyiz, tahsil-i ilim için HAŞİYE büyük bir şevk uyandırır. Pederinden izin alarak, tahsil yapmak üzere Arvâs nahiyesine gider. Burada icra-yı tedris eden meşhur Molla Mehmed Emin Efendi, kendisine ders vermeye tenezzül etmeyip, talebelerinden birisine okutmasını tavsiye edince, izzetine ağır gelir. Birgün bu meşhur müderris camide ders okutmakta iken, Molla Said itiraz ederek, “Efendim, öyle değil!” hitabında bulunur. Okutmasına tenezzül etmediğini hatırlatır.

Orada bir müddet kaldıktan sonra, Mir Hasan Veli Medresesine gitti. Aşağı derecede okuyan yeni talebelere ehemmiyet verilmemek bu medresenin âdeti olduğunu anlayınca, sırayla okunması icap eden yedi ders kitabını terk ederek, sekizinci kitaptan okuduğunu söyledi.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Tarihçe-i hayatında yazılmamış, o rüyada mazhar olduğu bir hakikati sonradan şöyle anladık ki: Molla Said, Hazret-i Peygamberden (a.s.m) ilim talebinde bulunmasına karşılık Hazret-i Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ümmetinden sual sormamak şartıyla ilm-i Kur’ân’ın tâlim edileceğini tebşir etmişler. Aynen bu hakikat hayatında tezahür etmiş; daha sabavetinde iken bir allâme-i asır olarak tanınmış ve kat’iyen kimseye sual sormamış, fakat sorulan bütün suallere mutlaka cevap vermiştir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Giriş / Sonraki Risale: Barla Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
allâme-i asır : yüzyılın en büyük alimi
bilâhere : daha sonra
ehemmiyet : önem
feyiz : ilim, irfan, mânevî gıda
hakikat : gerçek, doğru
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hazerât : hazretler, yüce zâtlar (saygı maksadıyla kullanılan bir ifadedir)
Hazret-i Resul-ü Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
icap eden : gereken
icra-yı tedris : ders verme, eğitme faaliyeti
ilm-i Kur’ân : Kur’ân ilmi
izzet : itibar, şeref
kâinat : evren, bütün varlıklar
kat’iyen : kesin olarak
mazhar olma : büyük bir nimete erişme
medrese : din ilimlerinin ders verildiği eğitim kurumu
Molla Said : Bediüzzaman Said Nursî
müderris : medrese hocası, âlimi
nahiye : bucak
peder : baba
Peygamberân-ı İzam : Büyük peygamberler
refakat : arkadaşlık, beraberlik
sabâvet : çocukluk
Sırat köprüsü : Cehennem üzerine kurulu olan ve Cennete girmek için üzerinden geçilmesi gereken köprü
sual : soru
şevk : şiddetli istek, arzu
tahsil yapma : eğitim alma
tahsil-i ilim : ilim tahsili, eğitim
talim etme : öğretme, eğitme
tarihçe-i hayat : hayat hikayesi, biyografi
tebdil-i hava : hava değişimi
tebşîr : müjdeleme, müjde
tenezzül etmeme : değer vermeme
tezahür etme : belirme, görünme, ortaya çıkma
ümmet : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
Yükleniyor...