Bunu dinlediğinde, kendisinden bahsettiğini ve bir sene evvelki kendi vukuatının şimdi civar köylerde şüyû bulduğunu anlayarak geriye döner, dâvete icabet etmez.

Bilâhare Siirt’e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kamus-u Okyanus’u Bâbü’s-Sin’e kadar hıfzetti. Ne fikre binaen “Kamus”u hıfzettiği sorulduğunda, “Kamus, her kelimenin kaç mânâya geldiğini yazıyor. Ben de bunun aksine olarak, her mânâya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kamus vücuda getirmek merakına düştüm” cevabında bulundu.

Mezkûr türbeye kapandığı vakit küçük biraderi Mehmed yemeğini getiriyordu. Yemek içindeki taneleri, kubbenin etrafında bulunan karıncalara vererek, kendisi ekmeğini yemeğin suyuna batırarak kanaat ediyordu.

“Neden dolayı taneleri karıncalara veriyorsun?” denildiğinde, “Bunlarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet ve fevkalâde vazifeşinaslık ve çalışma bulunduğunu müşahede ettiğim için, cumhuriyetperverliklerine mükâfaten kendilerine muavenet etmek istiyorum” cevabında bulunmuştur. HAŞİYE

Tillo’da iken, bir gece Şeyh Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) Hazretlerini rüyasında görür. Geylânî Hazretleri (k.s.) kendisine hitaben, “Molla Said! Mîran aşireti reisi Mustafa Paşaya gidiniz ve kendisini tarik-i hidayete dâvet ediniz. Yaptığı zulümden vazgeçerek namaza ve emr-i mârufa müdavim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz.”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : 1935’de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde “Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?” sualine cevaben, “Eskişehir Mahkeme Reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden benim dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder” diyerek yukarıda zikredilen karınca hâdisesini anlatır ve şöyle der: “Hulefa-yı Raşidîn herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddık-ı Ekber, Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mânâ-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler.”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Giriş / Sonraki Risale: Barla Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aşere-i Mübeşşere : Peygamberimizin (a s m ) hayatta iken Cennet ile müjdelediği on Sahabi
Bâbü’s-Sin : Sözlük ve lügatlerde “sin” harfinin bulunduğu bölüm, sin maddesi
bilâhare : daha sonra
binaen : -dayanarak
birader : kardeş
civar : komşu, çevre
cumhuriyetperverlik : cumhuriyetçilik
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
hakikat-i adalet : adaletin hakikati, gerçek adalet
halife : Fahr-i Kâinat (a.s.m.) Efendimizin vekili olarak Müslümanların başkanlığını yapan ve İslâmiyeti korumak ve yaşatmakla görevli olan zât
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
hıfz etmek : ezberlemek
hitaben : hitap ederek, seslenerek
Hulefâ-i Râşidîn : Raşid halifeler, dört büyük halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali
hürriyet-i şer’iye : şer’î hürriyet, yani İslâmın insanlara sunduğu ve sağladığı gerçek özgürlük
icabet etme : cevap verme, kabul etme
kubbe : yarım küre biçiminde olan ve yapıyı üstten örten dam
malikiyet : sahiplik
mânâ-yı dindar : dinî mânâ, İslâmın öngördüğü anlam
mezkûr : anılan, sözü geçen
muavenet etme : yardımda bulunma
mükâfaten : ödül olarak
müşahede etme : gözlemleme
reis : başkan
reis-i cumhur : Cumhurbaşkanı
sahabe-i kirâm : cömertlik ve şeref sahibi sahabeler; Peygamberimizi (a.s.m.) dünya gözüyle görüp onun yolundan gidenler
Sıddık-ı Ekber : Hz. Peygambere bağlılıkta en ileride olan, Hz. Ebûbekir
şüyû bulma : yayılma
tarihçe-i hayat : hayat hikayesi, biyografi
vazifeşinaslık : vazifesini, işini dikkatli yapma
vukuat : vâkıalar, olaylar
vücuda getirmek : meydana getirmek, ortaya koymak
Yükleniyor...