رَحْمَةُ اللّٰهِ عَلَيْهِ. اٰمِينَ( اِنَّا ِللّٰهِ وَاِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ )
1
Molla Said Şark’ın büyük ulema ve meşâyihinden olan Seyyid Nur Mehmed, Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî, Şeyh Fehim ve Şeyh Mehmed Küfrevî gibi zevat-ı âliyenin herbirisinden ilim ü irfan hususunda ayrı ayrı derslere nail olduğundan, onları fevkalâde severdi. Ulemadan Şeyh Emin Efendi, Molla Fethullah ve Şeyh Fethullah Efendilere de ziyade muhabbeti vardı.

Van’da mâruf ulema bulunmadığından, Hasan Paşanın daveti üzerine Molla Said Van’a gitti. Van’da on beş sene kalarak, aşâirin irşadı için aralarında seyahatle tedris ve tederrüs vazifesiyle hayat geçirdi. Van’da bulunduğu müddet, vali ve memurîn ile ihtilât ederek, bu asırda, yalnız eski tarzdaki ilm-i kelâmın İslâm hakkındaki şek ve şüphelerin reddine kâfi olmadığına kanaat hasıl etmiş ve fünunun tahsiline lüzum görmüştür. HAŞİYE

Bu kanaati hasıl ettiği o zamanda, ulûm-u müsbete denilen bütün fenleri tetebbua başlayarak pek kısa bir zamanda tarih, coğrafya, riyaziyat, jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esaslarını elde etmiştir. Bu ilimleri bir hocadan ders alarak değil, yalnız kendi mütalâası sayesinde hakkıyla anlamıştır. Meselâ, bir coğrafya muallimini, mübahaseye girişmeden evvel, yirmi dört saat içerisinde eline geçirdiği bir coğrafya kitabını hıfzetmek suretiyle, ertesi gün Van Valisi merhum Tahir Paşanın konağında onu ilzam eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz. (Bakara Sûresi, 2:156).” Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Âmin.
HAŞİYE : Bediüzzaman’ın çok genç yaşındaki bu vukufiyeti, onun istikbaldeki çok muazzam hizmet-i Kur’âniye ve İslâmiyesi için hazırlanmasını temin etmiştir. Bu kanaatini o zaman izhar ettiğinden, otuz-kırk sene sonra, ilm-i kelâmda bir teceddüd yapan Risale-i Nur Külliyatının telifine Cenâb-ı Hak muvaffak eylemiştir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Giriş / Sonraki Risale: Barla Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

asır : yüzyıl
astronomi : gök bilimi
aşâir : aşîretler; kabileler
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
fenler : ilimler
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
fünun : fenler, bilimler
hasıl etme : elde etme, kazanma
hasıl olma : meydana gelme
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hıfzetmek : ezberlemek
hizmet-i Kur’âniye ve İslâmiye : İslâmın ve Kur’ân’ın hakikatlerini insanlara ulaştırma hizmeti
ihtilât etme : insanlarla bir araya gelme, onlara karışma, diyalog kurma
ilm-i kelâm : kelâm ilmi; iman hakikatlerini ispat eden ve açıklayan ilim dalı
irfan : bilgi, anlayış
irşad : doğru yolu gösterme
istikbal : gelecek
izhar etme : açığa çıkarma, gösterme
jeoloji : yer bilimi
kâfi : yeterli
maruf : bilinen, tanınan
memurîn : memurlar
meşâyih : şeyhler
Molla Said : Bediüzzaman Said Nursî
muallim : öğretmen
muazzam : büyük
muhabbet : sevgi
muvaffak eylemek : başarılı kılmak
mübahase : karşılıklı konuşma, fikir belirtme, sohbet
mütalâa etme : inceleme; bir konu üzerinde araştırma yaparak değerlendirmelerde bulunma
nâil olma : bir şeye, bir nimete ulaşma, erişme
riyaziyat : matematik ilimlerine verilen ortak ad
seyehat : yolculuk
suretiyle : şekliyle, biçimiyle
Şark : Doğu Anadolu bölgesi
şek : şüphe
tahsil : ilim öğrenme, elde etme
teceddüd : yenileme
tedris ve tederrüs : ders verip ders alma
telif : yazma, kaleme alma
temin etme : sağlama, elde etme
tetebbu : araştırıp inceleme, derinliğine inceleyip tanıma
ulema : âlimler
ulûm-u müsbete : müsbet ilimler, pozitif ilimler
vukufiyet : vâkıf olma, meselelere hakimiyet
zevât-ı âliye : büyük zâtlar
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...