Ve madem yüz binlerce Nur talebeleri bütün tazyik ve tehditlere rağmen bu hakikati fiilen ispat etmişler. Hem her talebe, bugün cereyan eden bâtıl felsefenin akidelerine hakikî mantıkî cevaplar vermek üzere yetişmişler ve yetişiyorlar. Hem her ihtiyacımıza Kur’ân cevap veriyor; onda lâzım olan her hakikat sarih olarak vardır. Ve madem Kur’ân, en güzel şekilde ders veren Allah’ın hediyesi, bir nuru ve rahmetidir. Öyleyse, bu hazine-i rahmeti ve menba-ı hakikati ders veren ve hakikî surette gençliğin ve avâmın anlayabileceği bir şekilde bildiren Risale-i Nur’u, dikkat ve tefekkürle ve devamlı olarak müsait vakitlerimizi boşa gidermeden okumak ve yazmak, en büyük ibadet ve zevk kaynağıdır. Hal ve istikbalin ve biz gençlerin, çok leziz ve iştiyakla alacağı gayet nâfi ve vâfi bir ilâç ve bir tiryaktır, bir mânevî kurtarıcıdır. Bu kat’î hakikatler meydanda iken, ona bütün kuvvetimizle sarılmamak, baştan aşağı Risale-i Nur’u tetkik etmemek, alâkadar olmamak, ancak gafletin eseri olabilir.

Hem, kim hakikat peşinde koşuyorsa, Risale-i Nur’dan ders alması lâzımdır. Ve Nur yolunda giden her münevver, hakikî saadete kavuşacak ve yeryüzünün mahiyetini derk edecektir diye, biz Ankara Nur talebeleri dahi ittifak ediyoruz. Ebedî hayat hazinesini gösteren Kur’ân-ı Hakîmin nuru olan Risale-i Nur, elbette bir zaman dünyayı çınlatan nurlu sesini yükseltecektir.

Madem İslâm âlimleri, hadis-i şerife göre, dünya ikbal ve heveslerinin peşinde koşmadıkça, peygamberlerin en emin vârisleridirler. Biz de Risale-i Nur’u onun tam vârisi biliyoruz. Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi, hakikî vâris olmanın esasını yaşamış ve yaşıyor. Onun karşısına çıkan körler ve sağırlar ve hissiz gafiller küçüleceklerdir. Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risale-i Nur, elbette bütün feylesofları, dünya ilim ve hak erbabını çağıracak ve her akl-ı selim ve kalb-i kerim olan mübarek insanları talebesi yapacak. Bu da inşaallah uzakta değil, yakında tahakkuk edecektir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Afyon Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akide : inanç
akl-ı selim : doğru ile yanlışı ayırıp sağlıklı düşünen kimse
alâkadar : ilgili, alâkalı
avâm : halk tabakası, sıradan insanlar
bâtıl : İslâma göre doğru olmayan, yalan, yanlış
cereyan eden : meydana gelen
derk etme : algılama, kavrama
ebedî : sonsuz
ekseri : çoğunluk, pek çok
emin : güvenilir
fiilen : fiil ve davranışla, bizzat uygulayarak
gafil : duyarsız, sorumsuz
gaflet : duyarsızlık, umursamazlık
hadis-i şerif : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hakikî : doğru, gerçek
hal : şimdiki zaman
hazine-i rahmet : Allah’ın rahmet hazinesi
ikbal : istek; bir şeye teveccüh etme, yönelme
ilim ve hak erbabı : hak, hakikat ve ilim sahipleri
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istikbal : gelecek zaman
iştiyak : aşırı arzu, istek
İttifak : birleşme
kalb-i kerim : Allah'ın lütuf ve ikramına ayna olan mübarek kalp sahibi
kat’î : kesin
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mahiyet : asıl esas, temel özellik
mantıkî : mantık kurallarına uygun
menba-ı hakikat : hakikat kaynağı
muazzam : azametli, çok büyük
münevver : aydın, aydınlanmış
nâfî : faydalı, yararlı
rahmet : ihsan, bağış
sarih : açık
suret : biçim, şekil
şahs-ı mânevî : belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen mânevî şahıs
tahakkuk : gerçekleşme
tazyik : baskı, ağırlık
tefekkür : etraflıca ve derinlemesine düşünme
tetkik : inceleme, araştırma
tiryak : güçlü etkisi olan ilaç
vâfi : yeterli
vâris : mirasçı
Yükleniyor...