Lügatler :
allâme-i zîfünun : ilim sahibi büyük âlim
âyât : âyetler; Kur'ân'ın cümleleri
beşaretkâr : müjdeli
beşer : insanlık
beyan : açıklama, izah etme
beyanat : açıklamalar
delâlât : deliller, işaretler
ahlâk-ı Muhammediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ahlâkı
Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
arz-ı iftikar etmemek : fakirliğini bildirmemek, ihtiyacını göstermemek
asır : yüzyıl
âzade : serbest, hür, uzak
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
dâiye : arzu, hırs
düstur : kural, prensip
emr-i maaş : geçim meselesi, geçinme işi
fena : kötü
fevkalâde : olağanüstü
gayet : son derece
gına-yı kalb : gönül zenginliği
hadd-i mâruf : Kur'ân ve sünnetçe makbul görülen, kabul edilen sınır
harikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı şekilde
hikmeten : hikmet bakımından
hodbinane : kendini beğenerek, kibirli bir şekilde
îcar : kira bedeli
iffet : ahlakî temizlik, doğruluk
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
inayet : lütuf, ikram, yardım
izzet-i ilmiye : ilmin izzeti, şerefi
mahviyet : tevazu ve alçak gönüllülük
maişet : geçim, yaşayış
mekârim-i ahlâk : güzel ve üstün ahlâk
meşrep : hareket tarzı, metot, usûl
meyil : eğilim, istek, arzu
muhabbet : sevgi
muhafaza : koruma
muvakkat : geçici
mümtaz : seçkin, üstün
müstesna : seçkin
mütekellif : gereksiz külfete giren, gösterişe kapılan
mütevâzi : alçakgönüllü
nefis ve heva berzahları : nefis ve heva geçitleri, geçici lezzet ve arzu engelleri
nezahet : nezihlik, temizlik
riyakâr : iki yüzlü, gösterişçi
sadaka : Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
sâfi : arınmış, temiz
sekinet : sakinlik, huzur
suret : biçim, şekil
şayan-ı hayret : hayrete değer
şer’an : şeriata göre; Kur'ân ve sünnet çerçevesinde bildirilen İlâhî emir ve yasaklara göre
taazzum : büyüklenme, kibirlenme
tahallûk : ahlâklanma
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme
tefâhur : övünme, böbürlenme
tefevvuk : üstün gelme, üstünlük
tekellüf : gereksiz külfete girme, özenme, gösterişe kapılma
temeyyüz : benzerlerinden ayrılarak seçkin olma
teveccüh : ilgi, yönelme
tevekkül : Allah’a güvenme ve Onu vekil kabul etme
tezahür : kendini gösterme, gösteriş yapma
timsâl-i mücessem : cisimleşmiş, maddî yapıya bürünmüş örnek, nümune
ulûvv-i himmet : yüksek gayretlilik
yakinen : kesin ve şüphesiz olarak
zekât : zenginlik seviyesine ulaşan malın, belli bir miktarının yılda bir kez, Allah'ın belirttiği kimselere ve yerlere verilmesi
zerre kadar : en küçük bir şekilde
ziyade : çok, fazla
ecza : bütünü oluşturan parçalar, bölümler
evvela : öncelikle, ilk olarak
hakaik : gerçekler, esaslar
hazret : saygıdeğer; saygı ve hürmet göstermek maksadıyla kullanılan bir ifade
i’cazkâr : mu’cizeli, benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette
ism-i Hakîm : her şeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan mânâsında Allah'ın Hakîm ismi
ism-i Nur : bütün varlığı aydınlatan, bütün nurlar kendi nurunun zayıf bir gölgesi olan ve her çeşit nuru yaratan anlamına gelen Allah’ın Nur ismi
işarât-ı Kur’âniye : Kur’ânî işaretler
kanaat-ı kat’iye : kesin kanaat, inanma
Kerâmât-ı Aleviye ve Kerâmât-ı Gavsiye Risaleleri : Hz. Ali'nin (r.a.) ve Hz. Abdülkadir-i Geylânî'nin (k.s.) Risale-i Nur ve talebeleri hakkındaki kerametlerine yer verilen Sekizinci Lem'a, On Sekizinci Lem'a ve Yirmi Sekizinci Lem'a'nın Birinci Meselesinin yer aldığı bölümler
kerametkâr : kerametli
kıymettar : kıymetli, değerli
kuddise sırruhu : sırrı mukaddes olsun
Kur’ân-ı Hakîm : hikmetli Kur’ân; her âyet ve sûresinde sayısız hikmetler bulunan Kur’ân
Leyle-i Mirac : Mi’raç Gecesi; Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuğun gerçekleştiği gece
maarif : marifetler, ilimler, bilgiler
mahiyet : asıl nitelik, temel özellik
mazhariyet : ayna olma, görünme yeri
müşfik : şefkatli
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sair : diğer, başka
şahs-ı mânevî : mânevî şahsiyet
tahdis-i nimet : şükür maksadıyla Cenâb-ı Hakkın verdiği nimetleri anlatma, sevincini ve şükrünü dile getirme
tercüme-i hal : biyografi, hayat hikâyesi
tetebbu : araştırıp inceleme, derinliğine inceleyip tanıma
Üstad Bediüzzaman : Bediüzzaman Said Nursî