Bununla beraber, Üstad, zevk inceliği, gönül hassasiyeti, fikir derinliği ve hayal yüksekliği bakımından harikulâde denecek derecede edebî bir kudret ve melekeyi hâizdir. Ve bu sebeple, üslûp ve ifadesi, mevzua göre değişir.

Meselâ, ilmî ve felsefî mevzularda mantıkî ve riyazî delillerle aklı ikna ederken, gayet veciz terkipler kullanır. Fakat gönlü mest edip ruhu yükselteceği anlarda ifade o kadar berraklaşır ki, tarif edilemez.

Meselâ, semalardan, güneşlerden, yıldızlardan, mehtaplardan ve bilhassa bahar âleminden ve Cenâb-ı Hakkın o âlemlerde tecellî etmekte olan kudret ve azametini tasvir ederken üslûp o kadar lâtif bir şekil alır ki, artık her teşbih, en tatlı renklerle çerçevelenmiş bir levhayı andırır; ve her tasvir, harikalar harikası bir âlemi canlandırır.

İşte bu hikmete mebnîdir ki, bir Nur talebesi Risale-i Nur Külliyatını mütalâasıyla -üniversitenin herhangi bir fakültesine mensup da olsa- hissen, fikren, ruhen, vicdanen ve hayalen tam mânâsıyla tatmin edilmiş oluyor.

Nasıl tatmin edilmez ki, Risale-i Nur Külliyatı, Kur’ân-ı Kerîm'in cihanşümul bahçesinden derilen bir gül demetidir. Binaenaleyh, onda, o mübarek ve İlâhî bahçenin nuru, havası, ziyası ve kokusu vardır.

Ruhun bu ihtiyacını söyler akan sular,
Kur’ân’a her zaman beşerin ihtiyacı var.
Ali Ulvi Kurucu
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Giriş
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihanşümul : dünya çapında, evrensel
hâiz : sahip, elde etmiş olan
harikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı şekilde
hikmet : sır, gizli gerçek
hissen : hislerle bağlantılı
kudret : iktidar otorite; Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
lâtif : ince, güzel, hoş
mantıkî : mantık ilminin kurallarına uygun; mantıklı
mebnî : bir şeye dayanan, üzerine kurulu olan
meleke : tekrar tekrar yapılan bir iş veya tecrübeden sonra hasıl olan bilgi ve hüner
mest etme : muhatabı kendisinden geçirecek seviyede etkileme
mübarek : kutlu; kendisine çok saygı duyulan
mücahid : cihad eden, din uğrunda çaba harcayan
mütalâa etme : inceleme; bir konu üzerinde araştırma yaparak değerlendirmelerde bulunma
riyazî : matematik ilmiyle ve ince hesaplarla bağlantılı olan
ruhen : ruh olarak
tahakkuk : gerçekleştirme
tasvir : bir şeyin özelliklerini anlatarak, gözönünde canlandırma
tecellî etme : belirme, görünme, yansıma
terkip : birkaç şeyi karıştırarak başka bir şey meydana getirmek; gramer ilmine göre tamlama şeklinde cümle kurma
teşbih : benzetme
üslûp : oluş, deyiş veya yapış biçimi; tarz
Üstad : bir ilim ve san’at alanında bilgi ve söz sahibi olan âlim; Bediüzzaman Said Nursî
veciz : kısa, özlü ve çarpıcı söz
vicdanen : vicdan yönünden
Yükleniyor...