Tarih boyunca, bu müthiş imtihanı kazanmanın şaheser misalini, evvelâ peygamberler ve bilhassa Sultanu’l-Enbiya Sallâllahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, sonra Onun halife ve Sahabeleri ve daha sonra onların nurlu yolunda yürüyen büyük zatlar vermişlerdir.

• • •
Peygamber Efendimiz, şu 1 اَلْعُلَمَاءُ وَرَثَةُ اْلاَنْبِيَاءِ yani, “Âlimler, peygamberlerin varisleridirler” hadis-i şerifleriyle, âlim olmanın pek kolay birşey olmadığını, i’câzkâr belâğatleriyle beyan buyuruyorlar.

Zira, mademki bir âlim, peygamberlerin varisidir; o halde, hak ve hakikatin tebliğ ve neşri hususunda, aynen onların tutmuş oldukları yolu takip etmesi lâzımdır. Her ne kadar bu yol, bütün dağ, taş, çamur, çakıl, uçurum, daha beteri, takip, tevkif, muhakeme, hapis, zindan, sürgün, tecrid, zehirlenme, idam sehpaları ve daha akıl ve hayale gelmeyen nice bin zulüm ve işkencelerle dolu da olsa...

İşte, Bediüzzaman, yarım asırdan fazla o mukaddes cihadı ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda yürüyen ve karşısına çıkan binlerle engeli bir yıldırım sür’atiyle aşan ve Peygamberlerin vârisi olan bir âlim olduğunu amelî bir surette ispat eden bir zattır.

Kendisinin ilmî, ahlâkî, edebî, birçok fazilet ve meziyetleri arasında, beni en çok meftun eden şey, onun, o dağlardan daha sağlam, denizlerden daha derin, semalardan daha yüksek ve geniş olan imanıdır.

Rabbim, o ne muazzam iman! O ne bitmez ve tükenmez sabır! O ne çelikten irade! Hayal ve hatıralara ürpermeler veren bunca tazyik, tehdit, tâzip ve işkencelere rağmen, o ne eğilmez baş, ne boğulmaz ses ve nasıl kısılmaz nefestir!

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Buharî, İlim: 10; Ebû Dâvud, İlim: 1; İbn-i Mâce, Mukaddime: 17; Dârimî, Mukaddime: 32; Müsned, 5:196.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Giriş
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

amelî bir surette : uygulamalı bir şekilde
asır : yüzyıl
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beyan : açıklama
bilhassa : özellikle
cihad : mücadele, din uğrunda çaba harcama
çetin : zor
fazilet : güzel ahlâk, mânevî değer, erdem
hadis-i şerif : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hakikat : gerçek, doğru
halife : Fahr-i Kâinat (a.s.m.) Efendimizin vekili olarak Müslümanların başkanlığını yapan ve İslâmiyeti korumak ve yaşatmakla görevli olan zât
i’cazkâr : mu’cizeli, benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan
meftun eden : insanları kendisine bağlayan, kendisinden geçiren
meziyet : üstün özellik
misal : örnek
muazzam : büyük
muhakeme : mahkemede yargılama
mukaddes : her türlü çirkinlikten ve eksiklikten arınmış, kutsal
neşir : yayma
Rab : herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
Sahabe : Peygamberimizi (a s m ) dünya gözüyle görüp onun yolundan gidenler, onun etrafında bulunup hizmet edenler
Sallâllahu Aleyhi ve Sellem : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
sema : gökyüzü
Sultanu’l-Enbiya : bütün peygamberlerin sultanı olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
sür’atiyle : hızıyla
şaheser : üstün ve kalıcı nitelikte olan eser, başyapıt
tâzip : azap verme, cezalandırma
tazyik : baskı, ağırlık
tebliğ : bildirme, sunma
tecrid : insanlardan soyutlama, yalnız başına bırakma
tevkif : tutuklama
vâris : mirasçı
zira : çünkü
Yükleniyor...