S - O sâil-i meçhul, tekrar der: Cerbeze nedir?

C - HAŞİYE Müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe’ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir. HAŞİYE-1

Meselâ, bir aşiretin her bir ferdi bir günde attığı balgamı, cerbeze ile, vehmen tayy-ı mekân ederek, birden bir şahısta o muhassalı temsil edip, başka efradı ona kıyas ederek, o nazar ile baksa...

Veyahut bir sene zarfında birisinden gelen râyiha-i keriheyi, cerbeze ile tayy-ı zaman ederek, bir dakika-i vâhidede, o şahs-ı hazırda sudurunu tasavvur etse, acaba evvelki adam ne derece mustakzer, ikinci adam ne derece müteaffin... Hatta, hayal gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa, mağaralarından kaçsalar, akıl onları tevbih etmeye hakkı olmayacaktır.

İşte, şu cerbezenin tavr-ı acîbi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa eder. Hakikaten, cerbeze, envaiyle garaibin makinesidir.

Görülmüyor ki, cerbeze-âlûd bir âşıkın nazarında umum kâinat birbirine muhabbetle müncezip, rakkasâne hareket edip gülüşüyor. Veyahut çocuğunun vefatıyla matem tutan bir vâlidenin cerbeze-âlûd me’yusiyeti nazarında umum kâinat hüzün-engizâne ağlaşıyor. Herkes, istediği ve haline münasip gördüğü meyveyi koparır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bir zaman aşiretlere böyle cevap vermiştim.
HAŞİYE-1 : Çirkin emirler, çirkin şeylerle tasvir edilir. Gelecek temsillerde kusura bakma.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i kevn ve fesad : oluşumlar ve yok oluşlar dünyası
aşiret : büyük ölçüde aynı dil ve kültürü paylaşan, birçok boydan (kabile) oluşan, yapısındaki aileler arasında toplum, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk, oymak
cerbeze : doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösterecek derecede aldatıcılık
cerbeze-âlûd : cerbezeye bulaşmış, kapılmış
cinan-ı Cennet : Cennet bahçeleri
dakika-i vâhide : bir dakika
efrad : bireyler, fertler
enva : çeşitler, türler
galip etmek : üstün hâle getirmek
garaib : tuhaflıklar, tuhaf şeyler
hasenat : güzellikler, iyilikler
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hüzün-engizâne : keder verici bir şekilde
kemâl : olgunluk, kusursuzluk, mükemmellik
kıyas etme : karşılaştırma
mahsusat : hususiyetler, birşeye özel, has özellikler
matem : yas
me’yusiyet : ümitsizlik
muhassal : hasıl olan, toplam sonuç olarak ortaya çıkan
mukteziyat : gerekler, gereklilikler
murdar : pis, kirli
mustakzer : pis, pislik saçan
müberra olmak : temiz ve beri olmak, uzak olmak
müncezip : cezbeye kapılmış, tutulmuş
müteaffin : kokuşmuş, pis koku yayan
müteferrik : dağınık, farklı farklı
müzehher : çiçeklerle bezenmiş
müzeyyen : süslenmiş, süslü
nakais : noksanlar, eksiklikler
nazar : bakış, görüş
nazarında : gözünde
rakkasâne : bir dansçı gibi dans ederek
râyiha-i kerihe : tiksinti verici koku
seyyie : kötülük, günah
sudur : çıkma
sümbüllendirmek : (mcz.) büyütmek, geliştirmek
şahs-ı hazır : o anda orada bulunan kişi
şe’n : durum, karakter, özellik
tasavvur : düşünme, hayal etme
tasvir etmek : canlandırarak anlatmak, şekillendirerek ifade etmek
tavr-ı acîb : acayip tavır, davranış
tayy-ı mekân etmek : mekânları ortadan kaldırmak
tayy-ı zaman etmek : zamanı atlamak
temaşa : bakma, seyretme
temsil : analoji, kıyaslama tarzında benzetme
tenezzüh etmek : gezmek, dolaşmak
tevbih : azarlama
vâlide : anne
vehim : kuruntu
vehmen : kuruntu yaparak, olmadığı halde birşeyi var sayarak
Yükleniyor...