SİYASET VE ZARARLARI
"Bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı." (Kastamonu Lâhikası, 84.Mektup)
"Kur'ân-ı Hakîmin hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men etti. Hattâ düşünmesini de bana unutturdu." (Mektûbat, On Üçüncü Mektup, Üçüncü Sual)
"Bu garazkârâne tarafgirlik neticesi olarak gördüm ki, mütedeyyin bir ehl-i ilim, fikr-i siyasîsine muhalif bir âlim-i salihi, tekfir derecesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârâne medhetti." (Mektûbat, Yirmi İkinci Mektup, Birinci Mebhas, Dördüncü Vecih)
"Siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı adamlar, kabahatini setr için başkasını irtica ile ve dinini siyasete âlet yapmakla itham ederler." (Divan-ı Harb-i Örfî)
"Siyaset-i hazıra, o kadar çok yalan ve hile ve şeytanet içine girmiş ki, vesvese-i şeyâtîn hükmüne geçmiştir." (Sözler, Yirmi Yedinci Söz, Beşinci Mani)
"Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiâze edilmeli." (Sözler, Lemeât)
"Menfaati esas tutan siyaset canavardır." (Mektubat, Hakikat çekirdekleri, 36)
"İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır." (Mektubat, Hakikat çekirdekleri, 67)
"Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir. Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar, hükûmetin hasenâtı, seyyiatına tereccuhudur. Yoksa, seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum." (Münâzarat)
"Kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir, daha siyasetle idare edilmez." (Şuâlar, Beşinci Şua, İkinci Makam, On Beşinci Mesele)
"Muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri ebedî, daimî, sabit hidemat-ı imaniyeye nispeten ehemmiyetsizdir, mikyas olamaz, medar da olamaz." (Kastamonu Lahikası, 58.Mektup)
"Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın." (Kastamonu Lahikası, 84.Mektup)
"Kur’ân bizi siyasetten men etmiş, tâ ki elmas gibi hakikatleri, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarına inmesin." (Kastamonu Lahikası, 155.Mektup)
"Nur şakirtleri, hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. Çünkü iman, mâl-ı umumîdir. Her taifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esastır." (Emirdağ Lâhikası-I, 132.Mektup)
"Siyasetten tecerrüd sebebiyle, Kur’ân’ın elmas gibi hakikatlerini propaganda-i siyaset ittihamı altında cam parçalarının kıymetine indirmedim. Belki, gittikçe o elmaslar kıymetlerini her taifenin nazarında parlak bir tarzda ziyadeleştiriyor." (Mektubat, On Üçüncü Mektup, Üçüncü Sual)
"Risale-i Nur şakirtlerinin vazifeleri imân olduğundan, hayat meseleleri onları çok alâkadar etmez ve merakla baktırmaz." (Kastamonu Lahikası, 129.Mektup)
"Hakaik-i imaniye ve Kur’âniye birer elmas hükmünde olduğu halde, siyasetle âlûde olsaydım, elimdeki o elmaslar, iğfal olunabilen avam tarafından, 'Acaba taraftar kazanmak için bir propaganda-i siyaset değil mi?' diye düşünürler. O elmaslara adi şişeler nazarıyla bakabilirler." (Mektubat, On Altıncı Mektup, İkinci Nokta)
"Risale-i Nur şakirtleri dünya siyasetine ve cereyanlarına ve maddî mücadelelerine karışmıyorlar ve ehemmiyet vermiyorlar ve tenezzül etmiyorlar." (Şualar, On Birinci Şuâ, On Birinci Meselenin haşiyesinin bir lâhikasıdır.)
"Gaflet verecek ve dünyaya boğduracak ve hakikî vazife-i insaniyeti ve âhireti unutturacak olan en geniş daire ise siyaset dairesidir. Hususan böyle umumî ve mücadele suretindeki hâdiseler, kalbi de boğuyor." (Emirdağ Lâhikası-I, 30.Mektup)
"Güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım Sahabeler ve onlara benzeyen mücahidînden, Selef-i Salihînden başka, siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar, müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar." (Emirdağ Lâhikası-I, 30.Mektup)
"İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost-düşman, derste farketmez. Halbuki siyaset tarafgirliği, bu mânâyı zedeler, ihlâs kırılır." (Emirdağ Lâhikası-II, 30.Mektup)
"Şimdiki siyaset-i hâzırada particilik taraftarlığıyla, bir câninin yüzünden pek çok mâsumların zararına rıza gösteriliyor." (Emirdağ Lâhikası-II, 102.Mektup)