SÜNNETE UYMAK

Aziz ve Muhterem Müslümanlar!

Hutbemiz, en güzel hayat nizamı olan Sünnet-i Seniyye'ye dairdir.

Allah'a îman eden, elbette O'na itaat edecek ve O'na ibadet yapacak, kulluk vazifelerini yerine getirecektir.

İmansız ibadet olamayacağı gibi ibadetsiz, itaatsiz îman da kurtarıcı olamaz; tesirini gösteremez. Kul için itaat şarttır.

Bir memur için vazife yapmak şarttır, görevsiz maaş olamaz; memuriyet devam edemez.

Aynen bunun gibi insan da İlâhî bir memurdur, pek çok vazifesi vardır, bunları yapmak mecburiyetindedir. Bu yolda bir rehbere muhtaçtır. O da ebedî rehberimiz Hz. Muhammed (sav)'dir.

Allah'a itaat yollar içinde en makbul, en müstakim, en kısa ve en selâmetli ve nurlu yol, Habibullah'ın gösterdiği ve takip ettiği îman ve Kur'ân yoludur. Bu yol Allah'a gider. Bu yol cennete, ebedî saadete gider. Bu yolun yemini îmandır. Bu yolun yolcuları bütün mü'minlerdir. Nizamnamesi, sünnet-i Ahmediyye'dir.

Sünnet-i Seniyye bizim yegâne hayat programımızdır. Daima genç ve değişmez prensiplerimizdir. Bu tarîk-i Muhammedi'nin anayasası, kanûn-u esâsîsi şeriatın emirleri ve yasaklandır.

Ümmet-i Muhammed'i selâmete götürecek en büyük cadde budur. Enbiyaların, evliyaların, şehitlerin, gazilerin yolu, Aşere-i Mübeşşere'nin, Ashâb-ı Kirâm'ın, tabiîn ve tebe-i tabiînin yolu îman ve Kur'ân yoludur.

Muhterem Mü'minler!

Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de ferman ediyor.

"Vemâ âtâkümürresûlü fehuzûhu vemâ nehâküm 'anhü fentehû!" (Haşr, 59/7)

Yâni: Peygamberin Allah'tan alıp size getirdiklerini alınız, tutunuz, yapışınız, bırakmayınız! Yasakladığı şeylerden sakınınız, uzak durunuz, bid'atları ve gayr-i İslâmî yaşayışları bırakınız!

"Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkümullah!"

âyet-i azîmesi, sünnete uymanın ne kadar mühim olduğunu ifade ederken der ki:

"Habibim Muhammedi (sav) kullarıma söyle: Allah'a îmanınız varsa elbette O'nu seveceksiniz! Madem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız! Ve o sevdiği tarz ise, Allah'ın sevdiği zâta benzemelisiniz! O'na benzemek ise O'na ittibâ etmektir, uymaktır. Ne vakit O'na ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek! Zâten siz Allah'ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin, günahlarınızı bağışlasın!"

Bu âyetin kısa mealinden anlıyoruz ki, "Ben de insanım, mü'min ve Müslümanım!" diyen herkes için en mühim ve en yüce maksat ve gaye, Cenâb-ı Hakk'ın muhabbetine mazhar olmaktır. O yüksek gayeye ulaşmanın yolu da Allah'ın habibine uymak ve sünnet ışığında hayat yaşamaktır.

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ferman ediyor:

"Ümmetim fesada gittiği zamanda kim benim sünnetime sarılsa, hayatını benim hayatıma uydursa, yüz şehidin ecir ve sevabını kazanabilir."

Evet, sünnete uymak çok mühimdir. Hususan bâtıl inanç ve bozuk hayat anlayışlarının ortalığı sardığı bir zamanda sünnete uymak, Allah Resûlü'nün rehberliğinde hayat sürmek daha çok kıymetlidir.

Hak yoldan çıkmış, modaya uymuş, açık saçık kadınlar arasında Allah emrettiği için örtünen Müslüman bir hanım; namazsız ve oruçsuzlar arasında namaz kılıp oruç tutan bir mü'min; zenginler arasında zekâtını veren ve hac vazifesini yapan; İslâmî hizmetlere yardımcı olan uyanık bir zengin; güzel ahlâktan, Kur'an terbiyesinden mahrum insanlar arasında edepli bir Müslüman; manevî bir mücahit olarak inşâallah yüz şehit sevabı kazanabilir.

Böylece âdetlerini ibadete çevirip bütün ömrünü meyveli ve sevaplı yapabilir.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

"Men yutii'r-Resûle fekad etâallah."

Yâni: Kim Allah'ın Resulüne itaat ederse, sünnete uygun hareket ederse, Allah'a itaat etmiş olur.

"Ve inneke letehdî ilâ sırâtin müstakim."

Yâni: Habibim! Muhakkak sen insanları Allah yoluna, Kur'ân ve iman dairesine davet edersin, tebliğ edersin! Hidayet etmek, kabul ettirmek, insanları senin etrafında toplamak Allah'ın takdiridir.

Allah dilediğine hidayet eder, dilediğini dalâlet içinde bırakır. Kulların vazifesi, Allah'tan hidayet istemektir.

"Fein tevellev fekul hasbiyallah..."

Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak Peygamberimiz'e (sav) teselli için şöyle buyuruyor:

"Eğer ehl-i dalâlet arka verip senin şeriat ve sünnetinden i'râz edip Kur'ân'ı dinlemeseler merak etme ve de ki:"

"Cenâb-ı Hak bana kâfidir, O'na tevekkül ediyorum! Sizin yerlerinize ittiba edecekleri yetiştirir. Ne âsîler hududundan kaçabilirler ve ne de istimdad edenler medetsiz kalırlar. Emrine muhalefet edenler fitneye ve can yakıcı azaba uğramaktan korksunlar, titresinler. Allah'ın rahmeti sonsuz olduğu gibi, yakalaması ve azabı da şiddetlidir."

Aziz Kardeşlerim!

Cenâb-ı Hak, Sevgili Peygamberimiz'i (sav) mutlak rehber olarak göndermiştir.

Her hususta değişmez rehberimizdir. O en büyük kumandan, en âdil sultan, en mükemmel terbiyeci ve ıslahatçıdır. İnsanlığa ne lazımsa O'nda mevcuttur.

Avrupa ve Amerika'da göze çarpan maddî ve manevî güzellikler de İslâm güneşinin ışıklarıdır, nuru Muhammedi'nin parıltılarıdır. Bütün insanlık Allah Resûlü'ne borçlu ve muhtaçtır.

Cenâb-ı Hak en güzel edep ve ahlâkı habibinde toplamıştır.

Kâinattaki bütün güzellikleri, o parlak aynada görmek ve göstermek istemiştir.

O'nun sünnetini terkeden edebi terkeder, hasaretli bir mahrumiyete düşer.

Hiçbir meselesi yoktur ki altında bir nur, bir edep bulunmasın.

Sünnet-i Seniyye iki dünya saadetimizin temel taşıdır.

Temelsiz binalar yıkılmaya mahkûm olduğu gibi, şeriat-ı Ahmediyye (sav)'ye uygun olmayan işler çökmeye ve sönmeye mahkûmdur.

Allah Resulü buyuruyor:

"Bütün ümmetim cennete girer, yalnız istemeyenler müstesna!"

"Yâ Resûlallah! Cenneti kim istemez?" diye soruldu. Allah'ın habibi cevap verdiler

"Bana itaat eden cennete girer, itaat etmeyen cenneti istememiş demektir."

Bid'atlara, modalara sapanlara yazıklar olsun!

Allah Resulü'nü örnek kabul edip ona göre yaşayanlara müjdeler olsun!

Okunma sayısı : 2.130
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...