ALİ SARIBIÇAK (BÜYÜK RUHLU KÜÇÜK ALİ)
"Mübarekler Pehlivanı Büyük Ruhlu Küçük Ali" Ağabeyimiz, 1907 senesinde Isparta’nın Atabey ilçesinin Kuleönü köyünde doğdu. Nur davasında çok büyük hizmetlere vesile olduğunu, Üstad’ımızın ona yaptığı iltifatlarından anlıyoruz. Külliyat’ı tam 17 kere yazmış, 40 sene evinden çıkmamış. 1974’te Üstad’ına kavuştu.
“Büyük Ruhlu Küçük Ali” Ağabey, Üstad’ımızın “Sarıbıçak Mustafa” veya “Kuleönlü Mustafa” olarak Külliyat’ta bahsettiği Mustafa Hulusi’nin kardeşidir. Aslında soyadları “Sallabacak” iken, Üstad’ımız tarafından “Sarıbıçak” olarak değiştirilmiştir.
Huzur Dolu Evi Unutamıyorum
Ankara’da talebeyiz… 1972 senesinin Mayıs ayında Mehmet Kurdoğlu, İsmail Ambarlı, Selahattin Yeşilyurt Ağabeylerle Teknik Öğretmen ve ODTÜ’den 10’a yakın talebeyle, Isparta ve civarı seyahatine çıktık. Araba, Said Özdemir Ağabeyin Chevrolet marka pikabı. Şoförümüz İsmail Ambarlı... Sav’da Mustafa Gül Ağabeyi ziyaretten sonra Kuleönü’ne, “Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey”in evine gittik. Tek katlı köy evinde zemin üzerindeki kilimin üzerine oturduk. Ev fevkalâde mütevazı ve sade, fakat huzur ve saadet dolu...
Aziz Üstad Neden “Küçük Ali” Demişti?
“Mübarek heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’nin sisteminde Küçük Ali’nin Mucizat-ı Kur’aniyesi, Mucizat-ı Ahmediye’nin tam mutabık bir baki pırlanta tarzında mevki aldı. Erhamürrahimin her harfine mukabil yazana on sevap ihsan eylesin! Âmin...” (Kastamonu Lâhikası, s. 84)
Hep merak ederdim: Aziz Üstad neden “Küçük Ali” demişti? Acaba Büyük Ali’den yaş olarak mı, yoksa görünüş olarak mı küçüktü? Kuleönü’nde gördüm ki, hakikaten Ali Ağabey beden itibarıyla küçük, zayıf ve kısa boylu idi. Ama cismanî küçüklüğü nasıl gözle görünüyorsa, biraz konuştuktan sonra “ruhunun büyüklüğü” cisminin küçüklüğünden daha açık ve daha net bir şekilde tecessüm ediyordu. Yumuşak, munis bir ses, devamlı tatlı bir tebessüm, ders verici, düşündürücü lâtifeler, bu insanın “Mübarekler Pehlivanı, Büyük Ruhlu” gibi iltifatlara liyakatini gösteriyordu. Bu vasıflar, evindeki huzur veren ortamla bütünleşince bambaşka bir âleme sürüklüyordu insanı... Barla Lâhikası’nda “Kuleönü’nden Sarıbıçak Mübarek Mustafa’nın kardeşi Küçük Ali’nin fıkrasıdır” diye başlayan bir mektuba Küçük Ali Ağabeyin “Âciz Talebeniz Ali Ulvî” olarak imza attığını görüyoruz. (Barla Lâhikası, s. 157)
“Üstad Eserlerini Kalp ve Akla Hitap Ederek Yazmıştır”
Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey, “Kardeşlerim! Üstad eserlerini kalp ve akla hitap ederek yazmıştır.” deyip, zihinlerimizi derse tevcih edici kısa bir konuşma yaptı. Sonradan anladım ki, Ali Ağabey bu konuşmasında, Barla Lâhikası, 143’te ağabeyi Mustafa’nın mektubuna yazdığı haşiyenin aynısını anlatmış. Sonra örnek olarak, kendi el yazması olduğunu zannettiğim Osmanlıca Sözler’den, Yirminci Söz’ün İkinci Makamı’ndan bir parça okuyuverdi. Bizimle gelen, bedenen küçük yapıda, ODTÜ’de okuyan, “Eskişehirli Mehmet” ismindeki bir kardeş, Ali Ağabeye yakın oturuyordu. Ali Ağabey ara sıra durup, Mehmet’in yüzüne, hafifçe “Değil mi kardeş?” deyip okşar gibi tokatlıyordu. Böylece hem yorgun olan bizlerin dikkatini topluyor, hem de dersi pekiştiriyordu. Hatta bir ara Mehmet Kurdoğlu Ağabey, “Ağabey bu da bizim Küçük Mehmet’imiz!” diye lâtife yaptı. Artık o kardeşimizin adı da “Küçük Mehmet” olarak kalmış oldu. Ali Ağabeyi bir daha görmek nasip olmadı...
(bk. Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor-I)
***
l907 doğumlu olan Küçük Ali, l974 yılında Isparta'nın Atabey ilçesinin Kuleönü köyünde vefat etmiştir.
Küçük Ali'nin, Nur Risalelerinin muhtelif yerlerinde mektupları yer almakta ve adından söz edilmektedir. Ağabeyi de kendisi gibi Nur talebesi idi. Yirmi Altıncı Lem'a'nın On İkinci Rica'sında "Kuleönü'lü Mustafa" diye bahsi geçen zat, Küçük Ali'nin ağabeyidir.
Kuleönü'lü Mustafa, güzel hattıyla Nur Risalelerinin yazılarak çoğalmasında büyük hizmetler görmüştür. Bediüzzaman Said Nursî "Sallabacak" olan lâkabını "Sarıbıçak Mustafa" diye değiştirmiştir.
Büyük ruhlu Küçük Ali'nin yazmış olduğu Çevşen'in sonuna Bediüzzaman şu duayı kaydetmiştir:
"Yâ Erhame'r-Râhimin! Celcelûtiye'deki İsm-i Âzam hürmetine, bu nüshayı yazan mübarekler kahramanı Küçük Ali'yi hizmet-i imaniyede muvaffak ve Cennette mes'ud eyle. Âmin, âmin, âmin."
Büyük ruhlu Küçük Ali, bu duanın arasına, "Üstadım Said'i" diye yazarak, Üstad'ının yazdığı duaya, yine Üstad'ını dahil etmektedir.
(bk. Necmeddin ŞAHİNER, Son Şahitler-I)