SELAHADDİN DOKUMACI
Selahaddin Dokumacı, Erciş'in Örene köyünde 1925'te doğdu. Şark medreselerinde tedrisat gördü. İmam olarak çeşitli camilerde görev yaptı.
Yakın hemşehrimiz ve hocamız Selahaddin Dokumacı, Ekim 1959 tarihinde büyük bir arzu ve iştiyakla Üstad Bediüzzaman'ı ziyaret etmek ister ve bu hususta birçok sıkıntılara katlanarak yola revan olur. Şimdi kendisini dinliyoruz:
"Üstad, kalbimden geçirdiğim her şeyi cevaplandırdı."
"Vasıta sıkıntısının olduğu 1959 Ekim'inde, Erciş'ten tâ Emirdağ'a gitmek ancak Allah'ın keremiyle oldu. Önce Diyarbakır'da Mehmed Kayalar'a uğradım. Onların dualarını aldıktan sonra, Konya yolu ile Emirdağ'a vâsıl oldum. Bir kahvede oturdum. Gözümün kestirdiği kişilere Üstadı nasıl bulabileceğimi sordum. Yakın alâka göstermekten çekinen halkın içinden biri, bu işin zor olduğunu ifade etti. Daha sonra nasıl olduysa Zübeyir Ağabeyin tavassutu ile Üstad Bediüzzaman'ın nurlu huzurlarına kabul edildik.
"İçeriye girdiğimde Üstad yatakta yatıyordu. Hemen bir hoşâmedi ile oturmamızı söylediler. Ben ise mübarek ellerine kapanarak öptüm. Oturduktan sonra bana ismimle hitap ederek, Van'dan Molla Hamid Ağabeyi ve Diyarbakır'dan Mehmed Kayalar'ı sordu. Diyarbakır'da Kayalar ile Müftü Molla Halil arasında bir hadise olmuştu. Onunla alâkalı olarak bana müsbet hareket tavrı içinde olunmasını söyledi. Diyarbakır'a gittiğimde bunu söylememi emir buyurdular. Tabii ki, ondan bir müddet sonra Risale-i Nur aleyhinde bulunan Müftü Molla Halil büyük bir tokat yiyerek sakat ve perişan oldu.
"Üstad Hazretleri Van'a gitmek istediklerini, fakat hükümetin buna müsaade etmediğini söyledi. 'Çünkü hükümet benden korkuyor ve endişe ediyor' dedi ve şöyle devam etti:
"Selahaddin'im, ben dört yıl evvelinden senin ismini yazmışım. Seni ve Nur talebelerini bazen ismiyle, bazen de hayaliyle derhatır edip, dualar ediyorum.'
"Kalbimden geçirdiğim bir hediye için Zübeyir Ağabeye talimat verdi. Daha sonra kendi eliyle tatmin olmam için gerekeni yaptı, çok memnun olmuştum. İki arzum daha vardı. 'Keşke bunlara muvaffak olabilseydim' diyordum, kendi kendime. Bunlardan birincisi halvet üzere yaşamak, ikincisi de maddî ilimleri kavramaktı.
"Bana dönerek, 'Birincisine muvaffak olursun İnşaallah' dedi. İkincisi için de, Risale-i Nur'un maddî manevî ilimleri havi olduğunu söyleyerek 'O da sizin elinizde ve gayretinizdedir' dedi.
"Böylece Nur'lu Üstad kalbimden geçirdiğim her şeyi cevaplandırdı. Hayatımda ilk kez böyle büyük ve mübarek bir evliya görüyordum.
"Ayrılıp vedalaşırken, Erciş Müftüsü Şevket Efendiye ve Van'daki Nur talebelerinden Molla Hamid Ağabeye selâm gönderdi. Mübarek ellerini öperek ayrıldım."
(Hatıraları kaydeden: Abdülbari Sancak)
(Son Şahitler kitabının, üçüncü cildinden derlenmiştir...)