YILMAZ DUMAN

Denizlili Emekli Lise Öğretmeni Yılmaz Duman, 1951’de Türkiye’de ilk açılan yedi İmam Hatip Okulundan birisinde, Isparta’da okumuş bahtiyarlardandır. O tarihlerde Said Nursi hazretleri de Isparta’dadır. Yılmaz Duman’ın arkadaşlarıyla beraber kaldığı ev de Hz. Üstad’ın şimdi müze olana evine çok yakındır, komşudurlar. Talebe Yılmaz, Bediüzzaman’ı her zaman görmektedir. Tugay Camii temel atma merasiminde de Üstad’la yan yana dururlar. Kaydettiğimiz hatıraları, kendisine ve adı geçenlere tashih ettirilmiştir. Ayrıca Denizli kahramanlarının kamera çekimlerini yapan hizmet ehli kardeşlerimizden Hakan Bektaş’a teşekkür ediyorum.

Yılmaz Duman Anlatıyor:

Denizli’nin Çal ilçesinin Akkent köyünde 1938 yılında doğmuşum. İlkokulu köyde bitirdikten sonra, iki sene Kur’an kursuna devam ettim.1951’de ilk İmam Hatip Okulları açıldı, ben Isparta İmam Hatip Okuluna 1952’de gittim, 1959 yılında mezun oldum. Babam İsmail Duman köyümüzün belediye başkanıydı. Babamın imam hatip okullarının açılmasında hükümet nezdinde çok gayreti olmuştu. Başbakan Menderes Denizli’ye geldiğinde bu okulların açılması için söz alıyor; açılmadığını görünce 1950’de Ankara’ya gidiyor, Menderes’in otomobilini yolda durduruyor ve sözünü hatırlatıyor. Menderes o anda, orada, yanında bulunan Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’ye kesin talimatını veriyor. 1951’de Türkiye’de yedi ilde ilk İmam Hatip Okulları açılmış oldu.

BABAMIN BEDİÜZZAMAN HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ İÇİME TEMEL ATMIŞ OLDU

Ben on yaşlarında iken bir gün babam bana dedi ki: “Oğlum, burada Denizli hapishanesinde yatmış olan bir adam var, çok muhterem bir zat. Bu zatı devamlı izliyorlar, takip ediyorlar, baskı yapıyorlar, zulmediyorlar” dedi. Bu sözler benim içime bir temel atmış oldu.

Tam İmam Hatip Okulunu bitireceğim sırada babam 48 yaşında vefat etti. O zaman İmam Hatip mezunları yedek subay oluyordu ki, bu uygulama en son bizde bitti, ben hemen askere gittim. Bu arada Ankara’da İlk Öğretmen Okulunu bitirdim. İki ay ilkokul öğretmenliğim oldu. Sonra Bursa Eğitim Enstitüsünü kazandım. Okurken müftünün yardımıyla Bursa’da murakıplık tayinimi çıkarttım. Mezun olduğumda mezun olduğum Isparta İmam Hatip Okulu yanındaki liseye öğretmen olarak tayin olundum, aynı okuldan 1987 yılında emekli oldum. Ağaçla ilgili her türlü yakma işini yapıyorum. Ağaç levha üzerine ayet, hadis, besmele yazıyorum. Cami, okul gibi tarihi yapıların resimlerini yapıyorum.

İLERİDE ÜLKENİN KADERİ BUNLARIN ELİNDE OLACAK

Isparta İmam Hatip Okulunda talebe iken Isparta’nın Tepeci mahallesinde, Üstad’ın müze şekline dönüşen evinin iki ev altında, 4 arkadaşla beraber tek odalı bir evde kalıyordum ben. İki sene oturdum orada. Her zaman görüyordum Üstad’ın gelişini, gidişini, arabaya binişini.

Üstad’la zaman zaman Cuma namazlarında da karşılaşırdık. Ulu camiye geliyordu, biz de orada oluyorduk. Bizim beyaz şeritli okul şapkalarımız vardı. Üstad bizi gördüğü zaman soruyormuş; İmam Hatip talebeleri denilince Üstad: “İleride ülkenin kaderi bunların elinde olacak” dermiş. Bugün Cumhurbaşkanı, birçok bakan, milletvekilleri, valiler imam hatip mezunudur. 1957’de söylüyor Üstad bunu.

TUGAY CAMİİ TEMEL ATMA MERASİMİ

Bir gün bizi topladılar okulda, Tugay’da cami temel atma merasimi var diye ilan edildi. İmam Hatip Okulundan Tugay’a yürüyerek gittik biz. Ben Üstad’ın dibinde yan yana idim, aramızda bir kişi vardı. Tarihçe-i Hayat’taki o fotoğrafta görülüyoruz. Şimdi düşünün; 1950 yılına kadar oradan oraya sürgüne gönderilen, zehirlenen, zulmedilen bir kişi bir generalin, bir albayın, bir binbaşının yanında yan yana duruyor, cami temel atma merasimine geliyordu. Bu şekilde Demokrat Parti zamanında, Üstad Bediüzzaman’a iade-i itibar yapılmış oluyordu.

Cami temeli açılmış, birkaç metre derinlikte bir çukur var. Çukura basamak şeklinde tahtadan yapılmış basamaklardan iniliyor. Üstad o çeviklikle geldi, malayı aldı, el arabasının içinde hazırlanmış harcı aldı ve temele attı. 1957’de (12 Nisan 1957) Üstad’ın vefatından üç sene önce oluyor bu iş. Temele bir de bir şişe atıldı. Şişenin içerisinde temel atma bilgileri, caminin temelinin ne zaman atıldığı, kimler bulundu gibi bilgiler vardı.

HESNA ŞENER BENİM TALEBEMDİR

Isparta’da kızım kaza geçirmişti. Doktoru 1944 yılında Denizli mahkemesinde Üstad’ı beraat ettiren hâkimlerden Hesna Şener’in kardeşi Faik Şener idi. Faik Bey, kendi kızı olunca adını, kardeşine izafeten Hesna ismini vermiş. Hesna Şener benim talebemdir. Hesna tıpkı halası gibi hukukçu oldu, şimdi Isparta’da avukatlık yapıyor.

(bk. Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor-VIII)

Kategorileri:
Y
Okunma sayısı : 654
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...