ÜSAME BİN ZEYD (R.A.)
Üsame bin Zeyd bin Hârise bin Surâhîl Ashabın ileri gelenlerinden biri olup, Resulullahın (a.s.m.) azadlı kölesi Zeyd bin Hârise’nin oğludur. Künyesi, Ebû Muhammed’dir. Değişik rivayetlere göre; Ebû Zeyd, Ebû Yezîd ya da Ebû Hârice olarak da çağırılmaktaydı.
Üsame’nin annesi Ümmü Eymen (bk. Ümmü Eymen maddesi) Resulullahın (a.s.m.) babası Abdullah’ın cariyesi ve aynı zamanda Peygamberimizin dadısı idi. Abdullah vefat edince, Resulullah (a.s.m.) onu azad etti.
Zeyd bin Hârise bin Surâhîl de Hz. Hatice’nin (r. anha) kölesiydi. Hz. Hatice (r. anha) Peygamberimizle (a.s.m.) evlenince, Zeyd’i kendisine hediye etti. Resulullah (a.s.m.) da onu azad edip Ümmû Eymen’le evlendirdi. Üsame, işte bu evlilik sonucu dünyaya geldi.
Üsame ile Eymen, aynı anneden kardeştirler, fakat babaları ayrıdır. Üsame, İslâm döneminde, muhtemelen Resulullah’ın (a.s.m.) risâletinin dördüncü yılında, Mekke’de doğdu. Kaynaklara göre, Hz. Muhammed (a.s.m.), vefat ettiği sırada Üsame 18-20 yaşlarında bulunuyordu.
Resulullah (a.s.m.), Üsame ve babasını çok severdi. Bu nedenle kendisine; “Resulullahın sevdiği” anlamına gelen “Hibbu Resulullah” ya da “el-Hibbu İbnü’l-Hubbi” denirdi. Peygamber Efendimizin (a.s.m.), Üsame’yi sevdiğine dair şöyle bir hadis rivayet edilmektedir: “Şüphesiz Üsame bin Zeyd bana, insanların en sevimlisidir. Sizin iyilerinizden olmasını umuyorum. Onun hakkında iyilik tavsiyesinde bulununuz.”
Üsame de bir çok Sahabî gibi, küçük yaştan itibaren savaşlara katılmayı arzulamıştır. Nitekim Uhud günü onbeş yaşından küçük olmasına rağmen kendi yaşıtları olan, Abdullah bin Ömer, Zeyd bin Sabit, Berâ bin Âzib, Arcir bin Hazm ve Üseyd bin Zühayr ile beraber savaşa katılmak istemiş, fakat, Resulullah (a.s.m.) yaşları küçük olduğu için bu isteklerini kabul etmemiş ve savaş başlamadan onları Medîne’ye geri göndermişti. Hendek günü ise savaşmalarına izin verdi.
Üsame, Uhud Savaşından sonraki tüm savaşlara katıldığı gibi, bir çok seriyyede de önemli görevler üstlendi. Huneyn Savaşında, Müslümanlar darmadağın olup sağa sola kaçışırlarken, Resulullahın (a.s.m.) çevresinde kalan sayılı Sahabeden birisi Üsame idi.
Üsame, Hz. Ebû Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) zamanında yapılan birçok savaşa iştirak etti. Bunlardan biri, Müseylemetü’l-Kezzab’a karşı yapılan savaştır ki, bu savaşta Halid bin Velid ile beraberdi.
Üsame, Hz. Osman’ın (r.a.) şehid edilmesiyle ortaya çıkan fitnelere bulaşmamış, Hz. Ali’ye (r.a.) de biat etmemiş, onunla herhangi bir savaşa katılmamıştır. Bu çekimserliğini “Lâ ilâhe illallah” diyen bir kimseyi öldürmeyeceğine dair ettiği yeminle izah etmiştir.
Hz. Ali (r.a.) ile Hz. Muaviye (r.a.) arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Üsame bir süre Şam civarında bir beldede oturdu. Sonra Vadi’l-Kura’ya geldi. Ardından Medine’ye gitti ve Hz. Muaviye’nin hilâfetinin sonlarına doğru Curf denilen yerde vefat etti.
Vefat tarihi çesitli rivayetlere göre, hicrî 54, 58, ya da 59’dur. Ebu Hüreyre, İbni Abbas, Ebu Osman el-Hindî, Urve ibni Zübeyr, Ubeydullah bin Abdillah bin Utbe, Ebu Vâil ve başkaları Üsame’den hadis rivayet etmişlerdir.
Üsame’nin annesi Ümmü Eymen (bk. Ümmü Eymen maddesi) Resulullahın (a.s.m.) babası Abdullah’ın cariyesi ve aynı zamanda Peygamberimizin dadısı idi. Abdullah vefat edince, Resulullah (a.s.m.) onu azad etti.
Zeyd bin Hârise bin Surâhîl de Hz. Hatice’nin (r. anha) kölesiydi. Hz. Hatice (r. anha) Peygamberimizle (a.s.m.) evlenince, Zeyd’i kendisine hediye etti. Resulullah (a.s.m.) da onu azad edip Ümmû Eymen’le evlendirdi. Üsame, işte bu evlilik sonucu dünyaya geldi.
Üsame ile Eymen, aynı anneden kardeştirler, fakat babaları ayrıdır. Üsame, İslâm döneminde, muhtemelen Resulullah’ın (a.s.m.) risâletinin dördüncü yılında, Mekke’de doğdu. Kaynaklara göre, Hz. Muhammed (a.s.m.), vefat ettiği sırada Üsame 18-20 yaşlarında bulunuyordu.
Resulullah (a.s.m.), Üsame ve babasını çok severdi. Bu nedenle kendisine; “Resulullahın sevdiği” anlamına gelen “Hibbu Resulullah” ya da “el-Hibbu İbnü’l-Hubbi” denirdi. Peygamber Efendimizin (a.s.m.), Üsame’yi sevdiğine dair şöyle bir hadis rivayet edilmektedir: “Şüphesiz Üsame bin Zeyd bana, insanların en sevimlisidir. Sizin iyilerinizden olmasını umuyorum. Onun hakkında iyilik tavsiyesinde bulununuz.”
Üsame de bir çok Sahabî gibi, küçük yaştan itibaren savaşlara katılmayı arzulamıştır. Nitekim Uhud günü onbeş yaşından küçük olmasına rağmen kendi yaşıtları olan, Abdullah bin Ömer, Zeyd bin Sabit, Berâ bin Âzib, Arcir bin Hazm ve Üseyd bin Zühayr ile beraber savaşa katılmak istemiş, fakat, Resulullah (a.s.m.) yaşları küçük olduğu için bu isteklerini kabul etmemiş ve savaş başlamadan onları Medîne’ye geri göndermişti. Hendek günü ise savaşmalarına izin verdi.
Üsame, Uhud Savaşından sonraki tüm savaşlara katıldığı gibi, bir çok seriyyede de önemli görevler üstlendi. Huneyn Savaşında, Müslümanlar darmadağın olup sağa sola kaçışırlarken, Resulullahın (a.s.m.) çevresinde kalan sayılı Sahabeden birisi Üsame idi.
Üsame, Hz. Ebû Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) zamanında yapılan birçok savaşa iştirak etti. Bunlardan biri, Müseylemetü’l-Kezzab’a karşı yapılan savaştır ki, bu savaşta Halid bin Velid ile beraberdi.
Üsame, Hz. Osman’ın (r.a.) şehid edilmesiyle ortaya çıkan fitnelere bulaşmamış, Hz. Ali’ye (r.a.) de biat etmemiş, onunla herhangi bir savaşa katılmamıştır. Bu çekimserliğini “Lâ ilâhe illallah” diyen bir kimseyi öldürmeyeceğine dair ettiği yeminle izah etmiştir.
Hz. Ali (r.a.) ile Hz. Muaviye (r.a.) arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Üsame bir süre Şam civarında bir beldede oturdu. Sonra Vadi’l-Kura’ya geldi. Ardından Medine’ye gitti ve Hz. Muaviye’nin hilâfetinin sonlarına doğru Curf denilen yerde vefat etti.
Vefat tarihi çesitli rivayetlere göre, hicrî 54, 58, ya da 59’dur. Ebu Hüreyre, İbni Abbas, Ebu Osman el-Hindî, Urve ibni Zübeyr, Ubeydullah bin Abdillah bin Utbe, Ebu Vâil ve başkaları Üsame’den hadis rivayet etmişlerdir.