ÜZEYR (A.S.)
Hz. Üzeyr (a.s.) Hârûn Aleyhisselam’ın soyundandır. Danyal (a.s.) ile aynı zamanda yaşadı. Bugün Irak topraklarında bulunan Bâbil Devletinin hükümdarı Buhtü’n-Nasr, Mescidü’l-Aksâ’yı yıkıp Tevrat okuyan İsrailoğullarını öldürttüğü sırada Hz. Üzeyr (a.s.) küçük bir çocuktu. O da diğer esir alınan İsrailoğullarıyla birlikte Bâbil’e götürüldü. Buhtü’n-Nasr öldükten sonra, diğer İsrailoğullarıyla birlikte, imar edilen Mescidü’l-Aksâ’ya döndü.
İsrailoğulları Mescid-i Aksâ’ya döndüklerinde yanlarında Tevrat yoktu. Tevrat’ı Hz. Üzeyr (a.s.) kadar iyi ezberleyen ve bilen yoktu. Kırk yaşına girdiğinde Allah tarafından ona peygamberlik görevi verildi. Böylelikle İsrailoğulları, onlara Tevrat’ı okuyup yazdıran Hz. Üzeyr’den (a.s.) helâlleri haramları tekrar öğrendiler.
Hz. Üzeyr’den (a.s.) sonra İsrailoğulları, bir takım yanlış inançlara saptılar. “Üzeyr, Allah’ın oğludur” diyecek kadar ileri gittiler. Bu durum Kur’ân-i Kerim’de şöyle açıklanır:
“Yahudiler, ‘Üzeyr, Allah’ın oğludur’ dediler, Hıristiyanlar da, ‘Mesih (Îsâ) Allah’ın oğludur’ dediler. Bu onların uydurdukları sözleridir; kendilerinden önceki kâfirlerin sözlerine benzetirler. Allah onları kahretsin, yüzleri nasıl da haktan çevriliyor. Onlar hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih’i kendilerine Allah’tan başka birer rab edindiler. Halbuki onlar, tek bir ilâha ibâdet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir. ” (Tevbe: 30-31)
İsrailoğullarının Hz. Üzeyr’e (a.s.) “Allah’ın oğlu” demelerinin sebebi olarak iki ayrı görüş vardır. Birincisi İbni Abbas’ın rivâyetidir. Buna göre, Allah-u Teâlâ İsrâiloğullarının elinde bulunan Tevrat’ı onlardan aldı. Tevratın içinde bulunduğu sandığı kaybettiler. Aynı zamanda Tevrat zihinlerinden de silindi. İsrailoğulları buna çok üzüldüler. Bilhassa Üzeyr (a.s.) Allah’a çok ibâdet etti; dualarda bulundu. Cenâs-ı Hak, onun unutmuş olduğu Tevrat’ı tekrar hatırlamasını nasib etti. Ondan sonra Tevrat’ı yeniden İsrailoğullarına öğretti. Bunun üzerine Hz. Üzeyr’e olan sevgileri alabildiğine arttı. Ancak ondan sonraki dönemlerde bu aşırı sevgi onları çok büyük bir yanlışa yöneltti ve “O, olsa olsa Allah’ın oğludur” dediler (İbn Cerir et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, Mısır,1951, X,111).
İkinci bir görüşe göre, Bakara Sûresinin 259. âyetinde ismi anılmadan bahsedilen ve Allah tarafından öldürüldüp yüz sene sonra tekrar diriltilen kişi Hz. Üzeyr’dir (a.s.). Bu mu’cize İsrailoğulları tarafından yanlış yorumlanmış ve Hz. Üzeyr’in (a.s.) “Allah’ın oğlu” nitelemesi yapmışlardır (Beydâvî, Envârü't-Tenzîl, I, 57).
İsrailoğulları Mescid-i Aksâ’ya döndüklerinde yanlarında Tevrat yoktu. Tevrat’ı Hz. Üzeyr (a.s.) kadar iyi ezberleyen ve bilen yoktu. Kırk yaşına girdiğinde Allah tarafından ona peygamberlik görevi verildi. Böylelikle İsrailoğulları, onlara Tevrat’ı okuyup yazdıran Hz. Üzeyr’den (a.s.) helâlleri haramları tekrar öğrendiler.
Hz. Üzeyr’den (a.s.) sonra İsrailoğulları, bir takım yanlış inançlara saptılar. “Üzeyr, Allah’ın oğludur” diyecek kadar ileri gittiler. Bu durum Kur’ân-i Kerim’de şöyle açıklanır:
“Yahudiler, ‘Üzeyr, Allah’ın oğludur’ dediler, Hıristiyanlar da, ‘Mesih (Îsâ) Allah’ın oğludur’ dediler. Bu onların uydurdukları sözleridir; kendilerinden önceki kâfirlerin sözlerine benzetirler. Allah onları kahretsin, yüzleri nasıl da haktan çevriliyor. Onlar hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih’i kendilerine Allah’tan başka birer rab edindiler. Halbuki onlar, tek bir ilâha ibâdet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir. ” (Tevbe: 30-31)
İsrailoğullarının Hz. Üzeyr’e (a.s.) “Allah’ın oğlu” demelerinin sebebi olarak iki ayrı görüş vardır. Birincisi İbni Abbas’ın rivâyetidir. Buna göre, Allah-u Teâlâ İsrâiloğullarının elinde bulunan Tevrat’ı onlardan aldı. Tevratın içinde bulunduğu sandığı kaybettiler. Aynı zamanda Tevrat zihinlerinden de silindi. İsrailoğulları buna çok üzüldüler. Bilhassa Üzeyr (a.s.) Allah’a çok ibâdet etti; dualarda bulundu. Cenâs-ı Hak, onun unutmuş olduğu Tevrat’ı tekrar hatırlamasını nasib etti. Ondan sonra Tevrat’ı yeniden İsrailoğullarına öğretti. Bunun üzerine Hz. Üzeyr’e olan sevgileri alabildiğine arttı. Ancak ondan sonraki dönemlerde bu aşırı sevgi onları çok büyük bir yanlışa yöneltti ve “O, olsa olsa Allah’ın oğludur” dediler (İbn Cerir et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, Mısır,1951, X,111).
İkinci bir görüşe göre, Bakara Sûresinin 259. âyetinde ismi anılmadan bahsedilen ve Allah tarafından öldürüldüp yüz sene sonra tekrar diriltilen kişi Hz. Üzeyr’dir (a.s.). Bu mu’cize İsrailoğulları tarafından yanlış yorumlanmış ve Hz. Üzeyr’in (a.s.) “Allah’ın oğlu” nitelemesi yapmışlardır (Beydâvî, Envârü't-Tenzîl, I, 57).