YUSUF KERVANCI
Risale-i Nur’dan Yirmi Sekizinci Sözün, Cennet bahsinin yazıldığı bahçenin sahibidir. Sekiz sene Bediüzzaman’a hizmet eden ve Üstad’ın “sıdık” ünvanını verdiği Süleyman Kervancı’nın büyük oğludur.
Yusuf Kervancı’nın Barla’da, Yokuşbaşı Mahallesinde, Üstadın kaldığı evin karşısındaki evde dünyaya gelişini ve ilk günlerini annesi Memnune Kervancı şöyle anlatır:
“Ayşe ve Huriye gibi dört kızdan sonra bir oğlum dünyaya gelmişti. Çeşme başında kadınlar ‘Çınar ağacına tuğ dikildi’ diye sevinçle konuşmuşlardı. Üstad ‘Bu sesler nedir?’ diye sorduğu zaman, bizim bey (Sıddık Süleyman Kervancı) ‘Bir oğlumuz oldu’ diyerek, doğumu Üstad’a haber vermişti. Üstad, ‘Fesübbanallah, ben tam Sûre-i Yusuf’u okuyordum. İsmini ben koyacağım’ diye buyurmuş. Kocam, ‘Bir haftalık oldu, getireyim mi?’ diye sorunca, Üstad, ‘Yok, ben on beş günlük olunca çağırırım’ demiş. On beş günlük olunca kundakladım, bey alıp Üstada götürdü. Üstad kıbleye döndü, ezan okudu ve ismini Yusuf olarak koydu.”
Yusuf Kervancı’nın Barla’da, Yokuşbaşı Mahallesinde, Üstadın kaldığı evin karşısındaki evde dünyaya gelişini ve ilk günlerini annesi Memnune Kervancı şöyle anlatır:
“Ayşe ve Huriye gibi dört kızdan sonra bir oğlum dünyaya gelmişti. Çeşme başında kadınlar ‘Çınar ağacına tuğ dikildi’ diye sevinçle konuşmuşlardı. Üstad ‘Bu sesler nedir?’ diye sorduğu zaman, bizim bey (Sıddık Süleyman Kervancı) ‘Bir oğlumuz oldu’ diyerek, doğumu Üstad’a haber vermişti. Üstad, ‘Fesübbanallah, ben tam Sûre-i Yusuf’u okuyordum. İsmini ben koyacağım’ diye buyurmuş. Kocam, ‘Bir haftalık oldu, getireyim mi?’ diye sorunca, Üstad, ‘Yok, ben on beş günlük olunca çağırırım’ demiş. On beş günlük olunca kundakladım, bey alıp Üstada götürdü. Üstad kıbleye döndü, ezan okudu ve ismini Yusuf olarak koydu.”