Kelime | Anlam |
---|
ABİR: | (Ubur'dan) Bir yerden geçen, giden yolcu. Geçen. Hz. İbrâhimin (A.S.) dedelerinden birisinin adı. |
İçerisinde 'ABİR' geçenler |
---|
AHABİR: | (Ahbâr. C.) Hikâyeler. * Rivayetler. |
ASAGİR Ü EKÂBİR: | f. İtibar ve mevkice küçükler ve büyükler. |
CÂBİR: | Cebredici, zorla yaptıran.* Galib gelen. * Şefkatsiz, merhametsiz. * Tekebbür ve taazzüm eden. * Aziz ve kavi olan. * Tıb: Kırıkçı, çıkıkçı. * Cebir ilminin ilk kurucusu olan müslüman âlimi. |
CÂBİR-ÜL-ENSARÎ: | Câbir Bin Abdullah El-Ensarî (R.A.) da denir. Meşhur sahabelerdendir. Bizzat Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) ilim ve feyiz almış ve zamanında Medine-i Münevvere'nin müftüsü olmuştur. En çok hadis rivayetiyle meşhur olan altı sahabeden biridir. 1540 hadis rivayet etmiştir. 19 gazada hazır bulunmuştur. Hicri 73 tarihinde 94 yaşında Medine-i Münevvere'de vefât etmiştir. Akabe biatinde bulunan 70 Ensar'dan Medine'de en son vefat eden bu zattır. |
CEBABİRE: | Cebrediciler. Mütekebbirler. Zâlimler. |
DABİR: | Arka, kök, nihâyet. Son, âhir. * Bir nişandan geçen ok. |
DABİRE: | Askerin bozulması. |
DÂBİRET-ÜL İNSAN: | İnsanın ökçe siniri. |
DÂBİRET-ÜT TUYUR: | Kuşların, ayakları arasındaki parmak. |
EBU CABİR: | Ekmek. |
EBU SABİR: | Tuz, milh. |
EKÂBİR: | (Ekber. C.) En büyükler. Pek büyükler. Devlet ricali. Rütbece büyük olanlar. |
EKÂBİR-İ ULEMÂ: | En büyük âlimler, en büyük İslâm âlimleri. Âlimlerin en ileri derecede olanları. |
FUKARA-YI SÂBİRÎN: | Sabreden ve avuç açmayan fakirler. |
GABİR: | İstikbal. * Gr: Gelecek zaman. * Kalan. |
HABİR: | Taze ve yeni şey. |
HABİR: | Haberli. Haberdar. Agâh. Âlim. Arif-i billâh. * Herşeyi bilen Allah (C.C.) |
HABİRÂNE: | f. Bilgili ve haberdar olana yakışır şekilde. |
HEZABİR: | (Hizebr. C.) Arslanlar, esedler. * Yiğitler, kahramanlar. |
KABİR: | Büyük, ulu. |
KABİR: | (Bak: Kabr) |
LABİRENT: | Fr. Bir defa içine girildiğinde çıkış yolu çok güçlükle bulunabilen bina. * Çok karışık ve birbirini kesen yol. |
MAABİR: | (Ma'ber. C.) Köprüler, geçitler, kemerler. |
MAHABİR: | (Mahber. C.) Mürekkep hokkaları. |
MAKABİR: | (Kabr. C.) Kabirler. Mezarlar. |
MÂRRİN Ü ÂBİRÎN: | Gelip geçenler. Gelen giden. |
MEKABİR: | (Bak: Makabir) |
MENABİR: | (Minber. C.) Minberler. Camilerde hatiblerin hutbe okumalarına mahsus kürsüler. |
MEZABİR: | (Mizber. C.) Kalemler, kamışlar. |
MUHABİR: | Haber veren, haberci. * Gazeteye havadis gönderen kimse. |
MUSTABIR: | (Sabr. dan) Sabreden. |
MÜKÂBİR: | Kendini büyük gören, karşısındakini küçümsüyerek, doğru sözünü kabul etmeyen. Haksız olduğu hâlde hak iddiasında bulunan. |
MÜSABİR: | Devam edici, devam eden. |
MÜTEKÂBİR: | (Kibr. den) Kibirli. Kendini büyük gören. |
NEHABİR: | (Nühbur. C.) Kum yığınları, kum tepeleri. |
SABIR-ŞİKEN: | f. Sabrı kıran, sabrı bozan. |
SABİR(E): | Tahammül eden, sabreden, bekleyen. Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan. Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip Allah'a (C.C.) şükreden. |
SABİR: | (C.: Sıber) Kefil. * Yağmursuz beyaz bulut. |
SABİR: | Altın ismi. |
SABİRÎ: | Bir çeşit ince giyim eşyası. * Bir cins hurma. |
SABİRÎN (SÂBİRÛN): | Sabredenler. (Bak: Sabr) |
SABR (SABIR): | Acıya ve zorluğa katlanmak. * Bir musibet ve belâya uğrayanın telâş ve feryad etmeyip sonunu bekleyip tahammül ile katlanması. * Muharebede şecaat gösterme. * Bir kimseyi bir şeyden alıkoymak. * Öğrendiği bir şeyi başkasının da öğrenmesi için tâkat getirmek.(Cenab-ı Hak, Hakîm ismi muktezası olarak, vücud-u eşyada bir merdivenin basamakları gibi bir tertib vaz'etmiş. Sabırsız adam teenni ile hareket etmediği için, basamakları; ya atlar düşer veya noksan bırakır; maksud damına çıkamaz. Onun için hırs mahrumiyete sebebdir. Sabır ise müşkilâtın anahtarıdır... Cenab-ı Hakk'ın inayet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir. Çünkü sabır üçtür. Biri: Masiyetten kendini çekip sabretmektir, şu sabır takvadır... İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir... Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor. En büyük makam olan ubudiyet-i kâmile cânibine sevkediyor. M.) |
SABIRSÛZ: | f. Sabrı yakan, sabırsızlık veren. |
SANABİR: | Şiddet. |
SENG-İ KABİR: | (Seng-i mezar) Mezar taşı. |
TEDABİR: | (Tedbir. C.) Tedbirler, çareler. |
ZENABİR: | (Zünbur. C.) Eşek arıları. |
Ekleri ayıklanarak bulunan sonuçlar |
---|
ABIK : | Sebebsiz olarak sahibi yanından kaçan köle.* Civa. (Hg) |
AB : | f. Su. * Mc : Yağmur. * Letâfet, güzellik. * İtibar. * Irz, nâmus. * Vakar. * Cilâ. *Keskinlik. |
A : | 1928 senesinde alınan Türk alfabesinin "a" harfi, Osmanlıcadaki elif ve ayın harflerine yakın bir ses verir. |