Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.
Muhterem Üstadım; Birinci, İkinci Sözler çok ellerde dolaştıkları için, okunmaz bir halde idiler. Kezâ, istinsah ettim. Kalbime geldi ki, “Acaba şu İslâm ve iman hücceti olan Sözler’de bir sırr-ı tevafuk var mı?” diye baktım, gördüm, 1 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى dedim. Anladım ki, risalelerde umumiyetle bir kütle-i i’câz ve Şems-i Sermedî’nin sönmez bir ziya-yı hakikati görünüyor. Nasıl ki, Kur’ân-ı Hakîm bütün dünyaya, ins ve cinne bin küsur seneden beri nidâ edip, düşmanlarını iskât ve dostlarını müferrah edip, hükmü kıyamete kadar bâkidir. Öyle de, Kur’ân-ı Hakîmin hakikî müfessiri olan Risale-i Nur ve eczaları, bu zulümatlı perdelerin altından kendilerini gösterip neşr-i envar ettikleri gibi, inşaallah, bir zaman olacak, zulümat perdelerini yırtarak, bütün dünyaya hitap edip, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın mu’cize-i bahiresini ispat edecektir. Cenâb-ı Hak ilâ yevmi’l-kıyâm neşr-i envara hizmet eden hadimlerinin teksirini ihsan buyursun.
Hâfız Ali
• • •
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.