İmtihana hazırlanınız. Mevcudiyetinizi ittihadla gösteriniz ve hamiyet-i diniye-i millî ile fikir ve vicdan-ı şahsiyenizi milletin kalb ve akl-ı müştereki gibi gösteriniz. Yoksa, sıfır çekecek ve şahadetnâme-i hürriyeti elinize vermeyecektir.

Evet, mâzinin sahrâlarında keşmekeşliğinize sebebiyet veren her birinizdeki meylü’l-ağalık ve fikr-i hodserâne ve enaniyet, şimdi istikbalin saadet-saray-ı medeniyetinde fikr-i icada ve teşebbüs-ü şahsiyeye ve fikr-i hürriyete inkılâp edecektir, inşaallah. Hatta diyebilirim ki:

Ey şark vilâyetlerindeki vatandaşlarım! Başkalarının sükûtî medreselerine nispeten sizin gürültülü olan medreseleriniz bir meclis-i meb’usan-ı ilmiyeyi gösteriyor. Hem Şâfiî olduğunuzdan ve imam arkasında kıraat-ı Fatiha ile semâvî ve ruhanî vızıltılarınız sizi mezheben ve medreseten ve fıtraten 1 وَاَنْ لَيْسَ لِـْلاِنْسَانِ اِلاَّ مَا سَعٰى ’nın başka bir unvanı olan teşebbüs-ü şahsiyeye teşvik ediyor.

Hem de her bir kemâlin müessis ve hâmîsi olan cesaret ve nâmus-u millet-i İslâmiye sizlere emrediyor ki: Nasıl ki, şimdiye kadar dimağdan kalbe mecrâ açmakla, aklı kuvvete mezc ederek maarifinizi kılıçlarınızın hutut-u cevherinden öğrenmekle şecaat-i maddiyede terakki ettiniz. Şimdi ise, kalbden fikre karşı menfez açınız. Kuvveti aklın imdadına ve hissiyatı efkârın arkasına gönderiniz. Ta ki, şecaat-i akliye-i medeniyet meydanında namus-u millet-i İslâmiye pâyimal olmasın. Kılıçlarınızı, fen ve san’at ve tesanüd-ü hikmet-i Kur’âniye cevherinden yapmalısınız.
2 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Bediüzzaman Said Nursî
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Necm Sûresi, 53:39.
2 : Bâkî olan sadece Odur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem-i ihtiyaç : ihtiyaç duymama, başkasına muhtaç olmama
bülûğ : erme, ulaşma
dimağ : beyin
enaniyet : benlik
cevher : asıl, öz; değerli taş, elmas
efkâr : fikirler, düşünceler
fen : bilim; tecrübeye dayalı ve ispatla meydana gelmiş olan ilimler
hissiyat : hisler, duygular
namus-u millet-i İslâmiye : İslâm milletinin nâmusu (Millet kelimesi burada “din, şeriat, inanç” anlamına geliyor.)
pâyimal olmasın : ayaklar altına alınmasın, çiğnenmesin
şecaat-i akliye-i medeniyet meydanı : medeniyetin aklî kahramanlık meydanı; akıl kahramanlarının meydan okuduğu medeniyet meydanı
tesanüd-ü hikmet-i Kur'âniye : Kur’ânî hikmetle dayanışma içinde olma
ahlâk-ı Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ahlâkı; hareket, tavır, söz ve danışlarından ortaya çıkan örnek hareket ve davranış tarzı
âlem : dünya
aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
azm-i kat’î : kesin azim ve ciddî gayret
berahin-i kàtıa : kesin deliller
beyne’l-İslâm : Müslümanlar arasında
elifbâ : alfabe, İslâm alfabesi
husumet : düşmanlık
huteba-i umumî : herkese hitâp edenler, umuma ders verenler
i’lâ-yı kelimetullah : Allah’ın ismini, dâvâsını yüceltmek, yaymak
ihtar-ı mahsus : hususî ikaz
ihyâ : yeniden hayata döndürme, canlandırma
imdat : yardım
intisap : bağlılık
istihsan : beğenme, güzel bulma
kamet : boy bos
kıyas-ı fâsid : hatâlı karşılaştırma, yanlış kıyas
libas : elbise
maksad : gaye, amaç
mânen : mânevî olarak
meşayih : şeyhler; tasavvuf ve tarikat önderleri
meşreb : hareket tarzı, metot
muhabbet : sevgi
müntesip : bağlanan, bağlı
mürşid-i umumî : herkese her yönden doğru yolu gösteren, genel mürşid
sathî : sığ, yüzeysel
Sünnet-i Nebeviye : Peygamber (a.s.m.) sünneti
sünnet-i Peygamberî : peygamber sünneti, Hz. Muhammed’in sünneti
şeriat namına : İslâmiyet adına
şeriat-ı garrâ : büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet
tahallûk : ahlâklanma
ulema : âlimler
vilâyât : vilâyetler, iller
fıtraten : yaratılış itibariyle
fikir : düşünce
fikr-i hodserâne : kimseyi dinlemeden kendi başına hareket etme düşüncesi
fikr-i hürriyet : hürriyet düşüncesi
fikr-i icad : buluş yapma ve yeni şeyler icat etme düşüncesi
hâmî : koruyucu
hamiyet-i diniye-i millî : dinî ve millî esasların harekete geçirdiği hamiyet ve gayret duygusu
hutut-u cevher : kılıcın çelik kısmındaki dalgalı çizgiler, meneviş, hare, dalgır (Buradaki maksat; kalemle kılıcın güç birliğidir.)
inkılâp edecek : dönüşecek
istikbal : gelecek zaman
ittihad : birleşme, birlik
kalp ve akl-ı müşterek : kalp ve akıl ortaklığı; olaylar karşısında aynı düşünce ve duygulara sahip olma
kalpten fikre menfez açmak : hislerin merkezi olan kalple aklın neticesi olan düşünce arasında bağlantı kurmak; akılla duygular arasında bağ kurmak
kemâl : mükemmellik, olgunluk
keşmekeş : karışıklık
kıraat-ı Fatiha : Fatiha Sûresinin okunması
maarif : eğitim, kültür, bilgi vs.
mâzi : geçmiş zaman
meclis-i meb'usan-ı ilmiye : âlim vekiller meclisi; Büyük Millet Meclisini andıran ilmî meclis
mecrâ açmak : kanal açmak
medrese : dinî derslerin okutulduğu yüksek okul
medreseten : medrese olarak
menfez : kanal
mevcudiyet : varlık
meylü'l-ağalık : ağalık meyli, eğilimi
mezc etmek : katmak, birleştirmek
mezheben : mezhep olarak
müessis : kurucu
nâmus-u millet-i İslâmiye : İslâm milletinin nâmusu (Millet kelimesi burada “din, şeriat, inanç” anlamına geliyor.)
nispeten : kıyasla
ruhanî : maddî yapısı olmayan, ruh âlemine ait
saadet-saray-ı medeniyet : medeniyetin sunduğu saadet ve mutluluk sarayı
sahrâ : çöl
sebebiyet veren : sebep olan
semâvî : mânevî özelliklere sahip olan
sinn-i rüşd : ergenlik çağı, yaşı
sükûtî : sessizlik kuralı esas olan
Şâfiî : İmâm-ı Şâfiî’nin kurduğu Şâfiî mezhebine bağlı olan
şahadetnâme-i hürriyet : hürriyet diploması; özgürlüğü hak etme belgesi
şark vilâyetleri : doğu illeri
şecaat-i maddiye : maddî kahramanlık, yiğitlik (Maddî bakımdan ilerlerken ifrat ve tefritten uzak olan orta ve doğru hâli ayakta tutma)
terakki etmek : ilerlemek, yükselmek
teşebbüs-ü şahsiye : bireysel girişimcilik
vasî : çocuk, yetim, hasta, deli gibi zayıf kimselerin mal ve işlerini idare eden görevli
vicdan-ı şahsiye : kişisel vicdan
Yükleniyor...