İKİNCİ HATVESİ: Der (ve dedirtir): “Başka kâfirlere dost olduğunuz gibi bana da dost ve taraftar olunuz. Neden çekiniyorsunuz?”

Şu vesveseye karşı deriz: Muavenet eli(ni) kabul etmek ayrıdır. Adavet eli(ni) öpmek de ayrıdır. Bir kâfirin her bir sıfatı kâfir olmak ve küfründen neş’et etmek lâzım olmadığından, İslâmın eski ve mütecaviz bir düşmanını def’ için, bir kâfir muavenet eli(ni) uzatsa, kabul etmek İslâmiyete hizmettir. Senin ise, ey kâfir-i mel’un, senin küfründen neş’et eden teskin kabul etmez husumet elini öpmek değil, temas etmek de İslâmiyete adavet etmek demektir.

ÜÇÜNCÜ HATVESİ: Der (veya dedirtir): “Şimdiye kadar sizi idare edenler fenalık ettiler, karıştırdılar. Öyleyse bana razı olunuz.”

Bu vesveseye karşı deriz: Ey el-hannas! Onların fenalıklarının asıl sebebi de sensin. Âlemi onlara darlaştırdın, damar-ı hayatı kestin, evlâd-ı nâmeşruunu onlara karıştırdın. Dinsizliğe sevk ederek dini rüşvet isterdin. Onlara bedel seni kabul etmek, yalnız müteneccis su ile necis olmuş bir libası, hınzırın bevliyle yıkamak demektir. Sen yalnız hayvancasına muvakkat bir hayat-ı sefilâneyi bize bırakıyorsun; insanca, İslâmca hayatı öldürüyorsun. Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. Senin rağmına yaşayacağız!

DÖRDÜNCÜ HATVESİ: Der (veya dedirtir): “Sizi idare eden ve bana muhâsım vaziyetini alanlar—ki Anadolu’daki sergerdeler(i)dir—maksatları başkadır. Niyetleri din ve İslâmiyet değildir.”

Şu vesveseye karşı deriz: Vesilelerde niyetin tesiri azdır. Maksadın hakikatini tağyir etmez. Çünkü maksut, vesilenin vücuduna terettüp eder; içindeki niyete bakmaz. Meselâ, ben bir define veya su bulmak için bir kuyu kazıyorum. Biri geldi, kendini saklamak veya orada muzahrafatını defnetmek için, bana yardım ederek kazdı. Suyun çıkmasına ve define bulunmasına niyeti tesir etmez. Su, fiiline, kazmasına bakar, niyetine bakmaz. Bunun gibi, onlar bizi Kâbe’ye götürüyorlar. Kur’ân’ı yüksek tutmak istiyorlar. Bütün felâketimizin menbaı olan Avrupa muhabbetine bedel, husumetini esas tutuyorlar. Niyetleri ne olursa olsun, bu maksatların hakikatini tağyir edemez.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adavet : düşmanlık
âlem : dünya
bedel : karşılık
bevl : idrar
damar-ı hayat : hayat damarı
def' : ortadan kaldırma, savma
defnetmek : gömmek
el-hannas : gizli şeytan
evlâd-ı nâmeşru : helâl olmayan, İslâmın izin vermediği evlâd
hakikat : gerçek, asıl, esas
hatve : basamak, mertebe
hayat-ı sefilâne : alçak bir haldeki hayat
hınzır : domuz
husumet : düşmanlık
kâfir : Allah’ı veya Allah’ın bildirdiği kesin olan şeylerden birini inkâr eden kimse
kâfir-i mel’un : Allah’ı veya Allah’ın bildirdiği kesin birşeyi inkâr eden lânetlenmiş kimse
küfür : inkâr, inançsızlık
libas : elbise
maksat : amaç, gaye
maksut : istek, arzu
muavenet : yardım
muhâsım : düşman olan taraftan biri, hasım
muvakkat : gelip geçici
muzahrafat : süprüntüler, atıklar
mütecaviz : saldırgan, haddi aşan
müteneccis : pislenmiş, kullanılmaz hale gelmiş
necis : pis
neş’et etmek : meydana gelmek, kaynaklanmak
rağmına : zıddına, inadına
razı olmak : hoşnut olmak
sergerde : elebaşı, reis
sevk etmek : tahrik etmek, yönlendirmek
sıfat : nitelik, vasıf
tağyir etmek : değiştirmek
terettüp etmek : sonuç olarak ortaya çıkmak
tesir : etki
teskin : yatıştırma, sakinleştirme
vaziyet : durum, hal
vesile : sebep
vesvese : kuruntu, şüphe
vücud : varlık, var oluş
Yükleniyor...