Ve mü’minlere târizde bulunarak mü’minlerden kendilerine nasihat edenleri teçhil etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerim dahi münafıkların şu mezkûr iddialarını cerh ve akslerini ispat etmek üzere şu cümlede bazı hükümler serdetmiştir. Ezcümle:

Fesat, münafıklara isnat ve ispat edilmiştir. Ve onların, müfsitlerin hakikatiyle ittihat ettiklerine işaret edilmiştir. Ve fesadın münafıklara münhasır olduğuna ve bu hükmün sabit bir hakikat bulunduğuna işaretler yapılmıştır. Ve onların muzır olmalarıyla halk ikaz edilmiştir. Ve onların hisleri nefyedilmekle teçhil edilmişlerdir.

Evet, fena birşeye düşmemek için kullanılmakta olan ikaz âleti denilen أَلاَ ile onların dâvâları halkın nazarında tezyif ve iptal edilmiştir. Tahkiki ifade eden اِنَّ ile, dâvâlarında iddia ettikleri hakkaniyet ve malûmiyet reddedilmiştir. Hasrı ifade eden 1 هُمْ onların اِنَّماَ ve 2 نَحْنُ ile mü’minlere karşı yaptıkları târizi cerh edici bir mukabeledir. Cins ve hakikati ifade eden 3 اَلْمُفْسِدُونَ'deki harf-i tariften anlaşılır ki, onlar müfsitlerin hakikatıyla ittihat etmişlerdir.

Şuurdan mahrum olduklarını ifade eden 4 ﴾وَلٰكِنْ لاَ يَشْعُرُونَ﴿ cümlesi, onların zu’umlarınca dâvâlarının malumiyeti dolayısıyla nasihate ihtiyaçları olmadığına ve nasihat edenleri tezyif ettiklerine karşı bir müdafaadır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Onlar.
2 : Biz.
3 : Bozgunculuk yapanlar.
4 : “Fakat farkında değildirler.” Bakara Sûresi, 2:12
Önceki Risale: 9-10. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 13. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aks : zıt
cerh : bir iddia ve fikri kabul etmeyip delillerle ispat ederek çürütme
cins : altında türlerin sıralandığı şey; gerçeklikleri çeşitli olanlar hakkında, bunlar nedir? sorusunun cevabıdır. Meselâ, at, kuş nedir? sorusunun cevabı, hayvandır
dâvâ : iddia
ezcümle : meselâ
fena : kötü, çirkin
fesad : bozgunculuk, kargaşa
hakikat : asıl, gerçek
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik
harf-i târif : gr. Arapça’da isimlerin başına gelen ve o ismi belirli, bilinen bir isim yapan “el” takısı
hasr : sınırlandırma, ait kılma; bir hükmün yalnızca bir şeye, veya bir şahsa verilmesi
ikaz : uyarı
isnat : dayandırma, yüklenme
ittihat etmek : birleşmek
mahrum : yoksun
mâlûmiyet : bilinme, belli olma
mezkûr : anılan, sözü geçen
mukabele : karşılık
muzır : zararlı, zarar veren
müfsitlerin hakikati : bozguncuların gerçek yüzleri
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
münhasır : ait, mahsus
nazar : dikkat, bakış
nefyetmek : inkâr etmek, reddetmek
serd etmek : getirmek, söylemek
şuur : bilinç, anlayış, idrak
tahkik : pekiştirme, sağlamlaştırma
târiz : dokundurma, iğneleme; sözde bir yönü göstererek başka bir yönü kastetme sanatı, meselâ; insanlara zarar veren kimseye “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.” diyerek o kimsenin hayırlı biri olmadığını söylemek gibi
teçhil etmek : cahillikle suçlamak
tezyif etmek : alay etmek, küçük düşürmek
tezyif : alay etme, küçük düşürme
zu’um : zan, asılsız iddia, batıl inanç
Yükleniyor...