Sual: Münafıkların istihzası, devamı ifade eden ism-i fail sigasıyla olduğu halde Cenâb-ı Hakkın mukabil istihzası, teceddüdü ifade eden fiil-i muzarî sigasıyla yapıldığında hikmet nedir?

Elcevap: Tazip ve tahkirler tebeddül ve teceddüt ettikçe tesirleri çoğalır. Zira bir tarzda devam eden bir elemin tesiri gittikçe azalır; tazelendikçe tesiri çok olur. Bu mânâyı ifade eden, ancak fiil-i muzaridir. İsm-i fail ise yalnız devamı ifade eder.

﴾وَيَمُدُّهُمْ فِى طُغْياَنِهِمْ يَعْمَهُونَ﴿ Yani, “Dalâletin esbabına tevessül etmeleriyle, dalâletin talebinde bulunmuşlardır. Allah da onlara dalâlet vermiştir.”

Allah tarafından yardımın yapılmasını ifade eden 1 يَمُدُّ kelimesi, abdin hâlık-ı ef’âl olduğunu iddia eden İtizal mezhebinin reddine işarettir. Ve onların lisan-ı hal ile istekleri üzerine, Allah’ın onlara yardım ettiğine delâlet eden يَمُدُّ’nün tazammun ettiği 2 يَسْتَمِدُّ cümlesi, abdin elinde birşey yok, hep Allah’tan olduğunu iddia eden mezheb-i Cebrin reddine işarettir. Zira, onlar su-i ihtiyarlarıyla ve arzularıyla dalâleti istemişlerdir. Allah da onların isteklerini vermiştir. 3 طُغْياَنٌ kelimesinin 4 هُمْ zamirine izafesi, tuğyan cinayeti, onların ihtiyarlarıyla husule gelip, cebr ile alâkadar olmadığından “Bizler Allah’ın cebriyle bu tuğyanı yapıyoruz” diye mazeretlerinin reddine işarettir. طُغْياَنٌ ünvanı ise onların zararı, tûfan gibi, bütün mehasin ve kemâlâtı tahrip ettiğine imadır. 5 يَعْمَهُونَ Yani, “Tuğyan ve dalâletlerinde mütehayyir ve mütereddit şahıslardır. Onların ne meslekleri var ve ne de muayyen bir maksatları vardır.”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Müddet verir.
2 : Müddet ister.
3 : Azgınlık, isyan.
4 : Onlar.
5 : Başıboş dolaşırlar.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 13. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 16. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

cebr : zorlama
cihet : taraf, yön
cihet-i irtibat : bağlantı, ilişki yönü
cihet-i nazım ve intizam : tertip ve düzen şekli
daimî : sürekli
dalâlet : hak yoldan sapkınlık
elem : acı, keder, sıkıntı
fezleke : fihriste, özet
fıtrî : doğal
hidayet : doğru ve hak olan yol, İslâmiyet
husule gelmek : meydana gelmek
hülâsa : öz, özet
ihtiyar : irade, dileme, tercih
îma : gizli ve ince bir mânâyı işaret etme
inkişaf ettirmek : geliştirmek, ortaya çıkarmak
intihap edilmek : seçilmek
istidat : ruhî yetenekler, özellikler
kabiliyet : yetenek, başkalarından bilgi ve becerileri alma yeteneği
kemâlât : faziletler, mükemellikler, olgunluklar
makabli : öncesi
mazeret : özür, bahane
mehâsin : güzellikler, iyilikler
muayyen : belirli
muhatap : hitap edilen
muntazam : düzenli, tertipli
müessir : tesirli, etkili
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
mütehayyir : şaşkın
mütereddit : teredütlü, kararsız
nev-i beşer : insanlar, insanlık türü
saff-ı evvel : ilk saf, ön sıra; burada zaman olarak Kur’ân’ın ilk indiği dönemdekiler kastediliyor
selis : düzgün ve akıcı
Şam :
tabaka-i ûlâ : birinci tabaka, ilk dönem insanları
tafsil : ayrıntılı, detaylı bilgi verme
tasvir : şekillendirerek anlatma, ifade etme
tavattun : vatan edinme, yerleşme
tenmiye : geliştirmek, arttırmak
tufan : büyük sel felâketi
tuğyan : azgınlık, isyan ve inançsızlıkta çok ileri gitme
abd : kul
abdin hâlık-ı ef’âl olması : “Kul kendi fiilinin yaratıcısıdır” anlamına gelen Mu’tezile Mezhebinin bir görüşü
Allâmü’l-Guyûb : gayb âlemini ve her şeyi bilen ve ilminden hiçbir şey gizli kalmayan Allah
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
dalâlet : hak yoldan sapkınlık
elem : acı, keder, sıkıntı
esbab : sebepler
fiil-i muzari : şimdiki ve geniş zaman kipi olan fiil
hikmet : fayda, gaye, sır
irade etmek : dilemek, tercih etmek
ism-i fâil : gr. bir iş, oluş veya durumu yüklenen şahsı bildiren kelimedir, meselâ; müstehzi
istihza : alay etme
istinat : dayanma, dayanak
İtizal mezhebi : Mu’tezile Mezhebi
izafe : isnad etmek, dayandırmak
lisan-ı hâl : hâl dili
mezheb-i Cebr : Cebriye mezhebi
mukabil : karşılık
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
siga : kalıp, kip
su-i ihtiyar : iradenin kötüye kullanımı
şe'n-i ulûhiyet : ilâhlığın şânı, gereği
tabir etmek : ifade etmek, isimlendirmek
tahkir : aşağılama
tazammun etmek : içermek, içine almak, kapsamak
tâzip : azap etme, cezalandırma
tebeddül : başkalaşma, değişme, değişim
teceddüt : yenilenme, tazelenme
tenkil : başkalarına ders ve ibret olacak ağır şekilde cezalandırma
tevessül etme : başvurma, sarılma
tuğyan : azgınlık, isyan ve inançsızlıkta çok ileri gitme
zamir : gr. ismin yerini tutan kelime
zecir : sakındırma, menetme, yasaklama
zira : çünkü
Yükleniyor...