1 مَاحَوْلَهُ dehşetin her dört taraftan ihata eylediğine ve ziya ile cihât-ı sitteden hücum eden zararlardan tahaffuz etmek lüzumuna işarettir.

2 ذَهَبَ Bu kelime ile 3 اَضَآءَتْ kelimesi arasındaki lüzum meselesi geçmiştir; oraya bakılsın. 4 ذَهَبَ اللّٰهُ Zehabın Allah’a isnadı, iki cihetten reca ve ümitlerinin kesik olduğuna işarettir. Birincisi: Âfet, semâvî olduğundan, def’i mümkün değildir.

İkincisi: O âfet, kusurlarının cezası olduğundan Cenâb-ı Haktan merhamet de reca edilemez. Çünkü iptal-i hak için çalışan adam Haktan yardım ve merhamet talep edemez.

5 بِنُورِهِمْ’deki harf-i cer olan ب nur ve ziyanın bir daha avdet etmemesine işarettir. Çünkü ذَهَبَ اللّٰهُ بِنُورِهِمْ’in mânâsı, “Allah onların nurlarını götürmüştür.” Malûmdur ki, Allah’ın aldığı birşeyi kimse reddedemez. 6 نُورٌ ünvanı ise, sırat üstündeki hallerini andırır. İhtisası ve hasrı ifade eden نُورٌ’un 7 هُمْ zamirine olan izafesi, onların şiddet-i teessürlerine işarettir. Zira halkın ateşleri yanarken bir insanın ateşi sönse, o insan çok müteessir olur. 8 ﴾وَتَرَكَهُمْ فِى ظُلُمَاتٍ لاَيُبْصِروُنَ﴿ Harf-i atıf olan و onların iki zararı cem etmiş olduklarını ifade ediyor. Birisi, ziyalarının selb edilip söndürülmesidir. İkincisi ise, zulmetin onlara ilbas edilip giydirilmesidir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Çevresine.
2 : Giderdi, aldı.
3 : Aydınlattı.
4 : Allah giderdi, aldı.
5 : Onların nurunu.
6 : Bir nur.
7 : Onlar.
8 : “Allah onları karanlıklar içinde, hiçbir şeyi göremez halde bıraktı.” Bakara Sûresi, 2:17.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 16. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 21-22. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âfet : felâket, musibet
avdet etme : geri dönme
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihât-ı sitte : altı yön
cihet : taraf, yön
Hak : varlığı doğru ve gerçek olan, her şeyi hakkıyla yaratan ve her hakkın sahibi olan Allah
harf-i atıf : atıf harfi, bağlaç; (Ar. gr.) mânâ bütünlüğünü korumak için, kelime veya cümle grubu arasındaki irtibatı sağlayan harf, “vav” gibi
harf-i cer : cer harfi; gr. cümlede kendinden önceki fiilin veya ismin mânâsını kendinden sonraki kelime veya kelime guruplarına taşıyan harfler “an, min, be” gibi
hasr : sınırlandırma, ait kılma; bir hükmün yalnızca bir şeye, veya bir şahsa verilmesi
ihata : kapsama, kuşatma
ihtisas : mahsus olma, özel olma, ait olma
iptal-i hak : hakkın ortadan kaldırılması
isnad : dayandırma
izafe : isnad etme, dayandırma
merhamet : şefkat etme
müteessir : etkilenen, üzülen
nur : aydınlık, ışık
reca : istenme, ümit
semâvî : Allah tarafından olan, İlâhî
sırat : Cennete gidebilmek için herkesin üzerinden geçmesi gereken, Cehennem üzerinde kurulmuş köprü
şiddet-i teessür : şiddetli üzüntü
tahaffuz etme : korunma
zamir : ismin yerini tutan kelime; ben, sen, o gibi
zehab : giderme, alıp götürme
zira : çünkü
ziya : ışık
Yükleniyor...