Ve keza, Allah’ın bütün kâinatı ihata eden ilim ve kudreti ve bütün zerrata şâmil olan emirleri göz önüne getirilirse 1 مُحِيطٌ kelimesinden şöyle bir ihtar fışkırmaya başlar: Ey kâfirler! Semavat ve arzın dışarısına çıkamazsınız. Dahilde ise her nereye kaçacak olursanız olunuz, Allah, ilim ve kudretiyle her yerde hazır ve nâzırdır. 2 بِالْكَافِرِينَ Bu kelimeyi مُحِيطٌ lafzına bağlayan ب harf-i cerri, Allah’ın gadabından kaçan kâfirler, yine Allah’ın gadabına rast gelip musibet oklarına hedef olduklarına işarettir. 3 كَافِرِينَ ünvanı ise üç işareti taşıyor.

Birincisi: Temsil içerisinde mümesselleri, yani münafıkları göstermekle, sâmiin temsil ile meşgul olup mümesselden ve maksattan gafil olmamasını temin etmek içindir.

İkincisi: Temsil ile mümessellerin, yani yolcuların durumuyla münafıkların durumu arasında son sistemde bulunan müşabehetin kuvvetinden dolayı, birbirinin sıfatını ve yekdiğerinin lâkabını ve soyadını taşıdıklarına işarettir.

Üçüncüsü: Kâfirlerin kalbleri gibi, münafıkların da kalbleri zulmet ve azap içinde bulunduğuna işarettir. Zira yaptıkları cinayet ve kusurlarından dolayı, vicdanları dahi onları tazip etmekten geri kalmıyor. Evet, bizzat yaptığı cinayetin cezasını gören bir adamın vicdanı müsterih olmaz.

4 ﴾يَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ اَبْصَارَهُمْ﴿ Bu cümledeki kelimelerin işgal ettikleri yerlerle münasebetleri ve herbirinin taşıdığı işaretleri ise, evvelâ bu cümle müste’nifedir. Yani mâkabliyle bağlı değildir. İstinafı ise mukadder bir suale cevaptır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Kuşatan.
2 : Kafirleri.
3 : Kafirler.
4 : “Neredeyse şimşeğin ışığı onları kör edecek.” Bakara Sûresi, 2:20.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 16. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 21-22. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arz : dünya
gadab : gazap, hiddet
gafil : vurdum duymaz, habersiz, dikkatsiz
harf-i cer : cer harfi; gr. cümlede kendinden önceki fiilin veya ismin mânâsını kendinden sonraki kelime veya kelime guruplarına taşıyan harfler “an, min, be” gibi
ihata etme : kuşatma, kaplama
ihtar : hatırlatma, ikaz
isti’naf : önceki cümlelere bağlı olmayıp ilerdeki muhtemel, sorulara cevap teşkil etme
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
keza : bunun gibi
kudret : güç, iktidar
mâkabli : öncesi
mukadder : gr. lâfız olarak zikredilmediği halde gizli olarak kastedilmiş olan
musibet : belâ, sıkıntı
mümessel : temsile konu olan, haklarında kıyaslama tarzında benzetme yapılan
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
münasebet : bağlantı, ilişki
müste’nife : yeni başlayan; önceki cümlelere bağlı olmayıp ilerdeki muhtemel, sorulara cevap teşkil eden cümle
müsterih olma : rahat, huzurlu olma
müşabehet : benzeyiş
nâzır : bakan, gören, gözetici
sâmi : işiten, kulak veren dinleyici
semavat : gökler
şâmil : içine alan, kapsamlı
tazip etmek : azap vermek, eziyet etmek
temin etmek : sağlamak
temsil : analoji, kıyaslama tarzında benzetme
vicdan : kalbe ait hislerin mazharı, aynası
yekdiğeri : bir diğeri, bir başkası
zerrat : zerreler, atomlar
zira : çünkü
zulmet : karanlık
Yükleniyor...