Sonra, makam-ı kurbu iktiza ettiği halde, uzaklara mahsus olan يَا edatının kullanılması birkaç nükteye işarettir.
1. Teklif edilen emanet ve ibadetin pek büyük bir yük olduğuna,
2. Derece-i ubudiyetin mertebe-i ulûhiyetten pek uzak olduğuna,
3. Mükelleflerin, zaman ve mekânca hitabın vakit ve mahallinden ırak bulunduğuna,
4. İnsanların derece-i gafletlerine işarettir.
Muzafun ileyhsiz zikredildiğinden, umumî bir tevessümü ifade eden اَىُّ kelimesi, hitabın umum kâinata şâmil olup, yalnız farz-ı kifaye suretiyle haml-i emanete ve ibadete insanların tahsis edilmiş olduklarına işarettir. Öyle ise ibadette insanların kusurları umum kâinata tecavüzdür. Sonra, اَىُّ kelimesinde bir icmal ve bir ipham vardır; çünkü izafesiz zikredilmiştir. Onun o ipham ve icmâli, 1 نَاسْ kelimesiyle izale ve tafsil edildiğinden, aralarında bir icmal ve tafsil cezaleti meydana gelmiştir.
اَىُّ:هَا’nün muzafun ileyhine ıvaz olmakla beraber, يَا edatiyle çağrılanları tenbih içindir. ﴾نَاسْ﴿ aslında nisyandan alınmış bir ism-i fâildir; vasfiyet-i asliyesi mülâhazasıyla insanlara bir itâba işarettir. Yani, “Ey insanlar! Niçin misak-ı ezelîyi unuttunuz?”
Fakat bir cihetten de insanlara bir mâzeret yolunu gösteriyor. Yani, “Sizin o misâkı terk etmeniz, amden değil; belki sehiv ve nisyandan ileri gelmiştir.”
1. Teklif edilen emanet ve ibadetin pek büyük bir yük olduğuna,
2. Derece-i ubudiyetin mertebe-i ulûhiyetten pek uzak olduğuna,
3. Mükelleflerin, zaman ve mekânca hitabın vakit ve mahallinden ırak bulunduğuna,
4. İnsanların derece-i gafletlerine işarettir.
Muzafun ileyhsiz zikredildiğinden, umumî bir tevessümü ifade eden اَىُّ kelimesi, hitabın umum kâinata şâmil olup, yalnız farz-ı kifaye suretiyle haml-i emanete ve ibadete insanların tahsis edilmiş olduklarına işarettir. Öyle ise ibadette insanların kusurları umum kâinata tecavüzdür. Sonra, اَىُّ kelimesinde bir icmal ve bir ipham vardır; çünkü izafesiz zikredilmiştir. Onun o ipham ve icmâli, 1 نَاسْ kelimesiyle izale ve tafsil edildiğinden, aralarında bir icmal ve tafsil cezaleti meydana gelmiştir.
اَىُّ:هَا’nün muzafun ileyhine ıvaz olmakla beraber, يَا edatiyle çağrılanları tenbih içindir. ﴾نَاسْ﴿ aslında nisyandan alınmış bir ism-i fâildir; vasfiyet-i asliyesi mülâhazasıyla insanlara bir itâba işarettir. Yani, “Ey insanlar! Niçin misak-ı ezelîyi unuttunuz?”
Fakat bir cihetten de insanlara bir mâzeret yolunu gösteriyor. Yani, “Sizin o misâkı terk etmeniz, amden değil; belki sehiv ve nisyandan ileri gelmiştir.”
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : İnsanlar.
Önceki Risale: 17-20. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 23-24. âyetin tefsiri