S - 1 اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا Bu sıla ve mevsule tâbiri, ism-i fâil sigası olan
2 اَلْمُؤْمِنِينَ’den daha uzun olduğu halde neye işarettir?

C - Sûrenin başında tafsilen zikredilen 3 اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ ilâahir, olan sıla ve mevsule işarettir ki, orada yapılan tafsil, burada yapılan icmâle beyan olsun.

S - Sûrenin başında اَلَّذِينَ’nin sıla denilen dahil olduğu cümle, muzâri sigasıyla zikredildiği halde, burada mâzi sigayla zikredilmiştir. Esbabı nedir?

C - Orada makam, iman ve amele teşvik ve medih makamıdır. Buna münasip, muzâri sigasıdır. Burada makam, mükâfat ve ücreti vermek makamıdır. Buna da münasip, mâzi sigadır. Çünkü ücret, hizmetten sonra verilir.

4 وَعَمِلُوا Bu وَ harf-i atıftır. Atfın tarafeyni arasında münasebet lâzım olduğu gibi, mugayeret de lâzımdır. Burada aralarında bulunan mugayeret, mezheb-i İtizâlin hilâfına, amelin imana dahil olmadığına ve amelsiz imanın da kâfi gelmediğine delâlet ettiği gibi; 5 عَمَلْ tâbiri de, tebşir edilenin ücret gibi olduğuna işarettir. 6 اَلصَّالِحَاتِ Bu kelime, birşey ile takyid ve tahsis edilmeyerek, mutlak ve müphem bırakılmıştır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : İman eden ve iyi işler işleyen mü’minler.
2 : Mü'minler.
3 : İman edenler.
4 : Amel edenler.
5 : İş, davranış.
6 : Salih ameller.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 23-24. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 26-27. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

amel : yapma, uygulama; dinin emirlerini yerine getirme
beyan : açıklama, izah
delâlet etme : delil olma, gösterme
esbab : sebepler
harf-i atıf : atıf harfi, bağlaç; (Ar. gr.) bir mânâ bütünlüğünü korumak için, kelime veya cümle grubu arasındaki irtibatı sağlayan harf, “vav” gibi
hilâfına : aksine, tersine
icmâl : özet
ilâahir : sonuna kadar
ism-i fâil : gr. masdarın ifade ettiği iş, oluş veya durumu yapan, yahut taşıyan şahsı bildiren kelimedir, meselâ; kâtip
kâfi : yeterli
mâzi sigası : gr. geçmiş zaman kalıbı, kipi
medih : övgü
mevsûl (ism-i mevsul) : mânâsı kendisinden sonra gelen cümle içinde açıklanan ve bu cümleyi kendinden sonra gelen cümleye bağlayan kelimedir, ellezî gibi
mezheb-i İtizâl : (bk. bilgiler – Mûtezile)
mugayeret : farklılık, değişiklik
mutlak : kayıtsız, sınırsız; teklik, çokluk veya nitelik gibi şeylere bakılmaksızın kullanıldığı mânâya delâlet eden lâfız; kitap kelimesi gibi
muzârî sigası : gr. Arapçada şimdiki, geniş ve yakın gelecek zamanı birden ifade eden fiil kipi, kalıbı
mükâfat : ödül
münasebet : alâka, ilgi
münâsip : uygun, denk
sıla : gr. sıla cümlesi; Arapça’da “ellezî=öyleki” gibi müphem isimlerle bir önceki cümleye bağlanan ve o cümleyi açıklayıcı olarak gelen cümle
siga : gr. kip, kalıp
tabir : ifade, anlatım
tafsil : ayrıntı, detay
tafsilen : ayrıntılı olarak
tahsis : hâs kılma, özelleştirme; genel bir mânâ ve hüküm ifade eden bir sözü, belirli bir hükme mahsus kılma, belirli bir mânâda kullanma
takyid : sınırsız, genel bir mânâ ifade eden bir sözü, nitelik, durum, gaye bakımından belirli şartlara bağlı olarak bir mânâya gelecek şekilde sınırlama
tarafeyn : iki taraf
tebşîr : müjdeleme
zikredilme : belirtilme, anılma
Yükleniyor...