1 ﴾فَاَحْيَاكُمْ﴿ Bu ف tâkip ve ittisali ifade eder. Yani, mâkabliyle mâbadinin arasında mesafe olmayacaktır. Halbuki burada, mevt ile hayat arasında uzun bir mesafe vardır. Evet, fakat bu ف Sânii ispat eden delillerin menşeine işarettir ki, o zerratın hiç bir vasıta ve esbab olmaksızın cemadiyetten hayvaniyete def’aten intikal etmesi, zihni, Sânii ikrar etmeye mecbur eder. Ve keza, o zerrat, mevat halinde iken vaziyetleri sabit olmadığından, şe’nleri ve iktizaları, fasılasız tâkiptir.

S – اَحْيَاكُمْ’ün yerine niçin 2 صِرْتُمْ اَحْيَاۤءً denilmemiştir?

C - اَحْيَاكُمْ hayatın Cenâb-ı Hak tarafından i’tâ edildiğine sarahaten delâlet eder. صِرْتُمْ اَحْيَاۤءً’de o delâlet yoktur. Yalnız “Hayat sahibi oldunuz” mânâsına delâlet eder.

3 ثُمَّ يُمِيتُكُمْ Bunun yerine 4 تَمُوتُونَ zikredilmemesi, mevtin, kaderin takdiriyle, kudretin büyük bir tasarrufu olduğuna işarettir. Evet, ömr-ü tabiîsini bitirip sonra ölenler pek azdır. Kısm-ı âzamı, ömr-ü tabiîsi esnasında ölürler. Demek mevt, tabiî bir netice değildir, ancak cesedin inhilâliyle dağılmasından ibarettir. Yoksa ruhun fenâsıyla değildir. Mevt ile ceset dağılır, ruh bâki kalır. 5 ﴾ثُمَّ يُحْيِيكُمْ﴿ mâkabliyle mâbadi arasında bu’d-u mesâfeyi ifade eden 6 ثُمَّ imâte ile ikinci ihya arasında kocaman âlem-i berzahın fasıla olduğuna işarettir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sizi diriltti (dünyaya getirip hayat verdi).” Bakara Sûresi, 2:28.
2 : Hayat sahibi oldunuz.
3 : “Şunu bilin ki, sonra sizi (eceliniz gelince) O öldürecek.” Bakara Sûresi, 2:28
4 : Ölürsünüz.
5 : “Sonra sizi tekrar (âhirette) O diriltecek.” Bakara Sûresi, 2:28.
6 : Sonra.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 26-27. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 29. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i berzah : öldükten sonra ruhların kıyamete kadar kalacakları mânevî âlem, kabir âlemi
bâki : kalıcı, ölümsüz
bu’d-u mesâfe : mesafenin uzaklığı
cemadiyet : cansızlık, donukluk
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
def’aten : birden bire, âniden
delâlet : delil olma, gösterme
esbab : sebepler
fasıla : ara
fenâ : yok olma
hayvaniyet : hayvanlık
i’tâ etmek : vermek, bahşetmek
ihya : hayat verme, diriltme
ikrar etme : kabul etme, doğrulama
iktiza : gerektirme
imâte : öldürme
inhilâl : çözülme, ayrılıp dağılma
intikal etme : yer veya konum değiştirme, bir halden diğerine geçme
ittisâl : bağlılık, bitişiklik
kader : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlaması
keza : bunun gibi
kısm-ı âzam : büyük bir kısmı
kudret : güç, iktidar
mâbadi : sonrası
mâkabli : öncesi
mâkabliyle : öncesiyle
menşe : kaynak
mevat : ölü, cansız
mevt : ölüm
ömr-ü tabiî : ortalama, normal yaşama müddeti
Sâni : her şeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah
sarahaten : açıkça
şe’n : hâl, özellik, nitelik
tabiî : doğal
takdir : Allah’ın ezelî ilmiyle belirlemesi
tasarruf : dilediği gibi kullanma ve yönetme
zerrat : zerreler, atomlar
Yükleniyor...