1 ﴾ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ﴿ Bu ثُمَّ ise, ikinci ihya ile rücu arasında mevcut büyük bir perde ve hicabın bulunduğuna işarettir.

2 تُرْجَعُونَ Yani, “Esbab perdesinin keşfiyle, vesaitin tardıyla Allah’a rücu edeceksiniz.”

S - Allah’a rücu etmek, Allah’tan gelmeyi iktiza eder. Bunun için bir kısım insanlar, Allah ile insan arasında ittisali tevehhüm etmişlerdir ve bazı sofiler de şüpheye düşmüşlerdir.

C - Dünyada insanın vücut ve bekası olduğu gibi, âhirette de vücut ve bekası vardır. Dünyadaki vücut, vasıtasız dest-i kudretten çıkar. Dünyada terkip, tahlil, tasarruf, tahavvül ile karışık bekà meselesi, sabıkan zikredilen hikmet üzerine esbab, vesait, ilel, meseleye müdahale edip araya girerler. Âhirette ise, vücut ve beka, her ikisi de levazımatıyla, terkibatıyla bizzat dest-i kudretten çıkarlar ve herkes hakikî Mâlikini bilir. İşte bunu anlayan, rücuun ne demek olduğunu anlar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sonra O’na döndürülürsünüz.” Bakara Sûresi, 2:28.
2 : Döndürülürsünüz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 26-27. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 29. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
bekà : devamlılık ve kalıcılık
dest-i kudret : kudret eli
esbab : sebepler
hakiki : gerçek
hicab : perde
hikmet : fayda, gaye
ihya : hayat verme, diriltme
iktiza etme : gerektirme
ilel : illetler, asıl sebepler
ittisâl : bağlılık, bitişiklik
keşf : açılma
levazımat : gerekli olan şeyler
Mâlik : herşeyin hakiki sahibi olan Allah
mevcut : var
rücu : dönme, dönüş
sabıkan : bundan önce; daha önce
sofi : dinin özünden habersiz, şekilci, aşırı katı kimse
tahavvül : değişim, başkalaşma
tahlil : ayırma, çözümleme
tard : kovma, uzaklaştırma
tasarruf : kullanma, bir halden başka hale sokma
terkibat : birleşimler, oluşumlar
terkip : birleşme, oluşum
tevehhüm etme : sanma, zannetme
vesait : araçlar, vasıtalar
vücut : beden, varlık
zikredilen : anılan, belirtilen
Yükleniyor...