İKİNCİ MESE’LE: 1 ثُمَّ hakkındadır.

Ey arkadaş! Bu âyet, arzın semadan evvel yaratılmış olduğuna delâlet eder ve 2 وَاْلاَرْضُ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَا âyeti de semâvâtın arzdan evvel halk edildiğine dâldir. Ve 3 كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا âyeti ise ikisinin bir maddeden beraber halk edilmiş ve sonra birbirinden ayırd edilmiş olduklarını gösteriyor.

Şeriatın nakliyatına nazaran, Cenâb-ı Hak bir cevhereyi, bir maddeyi yaratmıştır, sonra o maddeye tecellî etmekle bir kısmını buhar, bir kısmını da mâyi kılmıştır. Sonra mâyi kısmı da, tecellîsiyle tekâsüf edip zebed (köpük) kesilmiştir. Sonra arz veya yedi küre-i arziyeyi o köpükten halk etmiştir. Bu itibarla, herbir arz için hava-i nesîmîden bir sema hasıl olmuştur. Sonra o madde-i buhariyeyi bast etmekle yedi kat semavatı tesviye edip yıldızları içine zer’etmiştir ve o yıldızlar tohumuna müştemil olan semavat, in’ikad etmiş, vücuda gelmiştir.

Hikmet-i cedidenin nazariyatı ise şu merkezdedir ki: Görmekte olduğumuz manzume-i şemsiye ile tâbir edilen güneşle ona bağlı yıldızlar cemaati, basit bir cevhere imiş. Sonra bir nevi buhara inkılâp etmiştir. Sonra o buhardan, mâyi-i nârî hasıl olmuştur. Sonra o mâyi-i nârî, burudetle tasallûb etmiş, yani katılaşmış; sonra şiddet-i hareketiyle bazı büyük parçaları fırlatmıştır. O parçalar tekâsüf ederek seyyarat olmuşlardır; şu arz da onlardan biridir. Bu izahata tevfikan, şu iki meslek arasında mutabakat hasıl olabilir. Şöyle ki: “İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik” mânâsında olan 4 كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا’nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i esîriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Sonra.
2 : “Sonra da yeri yayıp (düzenleyip) döşedi.” Nâziât Sûresi, 79:30.
3 : “(Gök ile yer) bitişik iken, Biz onları birbirinden koparıp ayırdık.” Enbiyâ Sûresi, 21:30.
4 : Enbiyâ Sûresi, 21:30.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 28. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 30. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abesiyet : faydasızlık, gayesizlik
arz : dünya
bast etmek : yaymak, genişletmek
buhara inkılâp etme : gaz haline dönüşme
burudet : donma, soğuma
cemaat : topluluk, grup
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
cevhere : bir şeyi o şey yapan asıl öz, maya, madde
cüz’î : az, küçük, ferdî
delâlet : delil olma, işaret etme
halk etmek : yaratmak
hasıl olmak : meydana gelmek
hava-i nesimî : atmosfer
hikmet-i cedide : yeni fenler; pozitif ilimler
in’ikad etme : donma, katılaşma
izahat : izahlar, açıklamalar
küllî : kapsamlı
küre-i arziye : yer küre
madde-i buhariye : buhar, gaz halindeki madde
manzume-i şemsiye : güneş sistemi
mâyi : sıvı
mâyi-i nârî : akıcı, sıvı ateş
mutabakat : uygunluk
müştemil : içine alan, kapsamına alan
nazaran : –göre
nazariyat : nazariyeler, teoriler
nevi : çeşit, tür
semâ : gökyüzü
semavat : gökler
seyyarat : gezegenler
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet
şiddet-i hareket : hızlı hareket
tabir : anlatma, ifade etme
tasallub : katılaşma, sertleşme
tecellî : belirme, görünme
tekâsüf : yoğunlaşma
tesviye etme : düzleme, düzenleme
tevfikan : uygun olarak
vücuda gelme : var olma, oluşma
zebed : köpük
zer’ etme : ekme
Yükleniyor...