1 جَمِيعًا arzdaki bazı eşyanın abes ve faidesiz olduklarına ait evhamı def etmek içindir.

2 ﴾ثُمَّ اسْتَوٰى﴿’daki 3 ثُمَّ arzın hilkatiyle semavatın tesviyesi arasındaki Cenâb-ı Hakkın ef’al ve şuunatının silsilesine işarettir. Ve keza, beşere menfaat hususunda, semavatın tesviyesi arzın hilkatinden rütbece uzak olduğuna delâlet eder.

İcâz ve ihtisar için, 4 اَرَادَ اَنْ يُسَوِّىَ yerinde 5 اِسْتَوٰى denilmiştir. اِسْتَوٰى kelimesinin istimali, burada mecazdır. Yani, hedefe kastını hasredip sağa sola bakmayanlar gibi, semavatın tesviyesini irade etmiştir.

6 ﴾اِلَى السَّمَاۤءِ﴿ Bu semadan maksat, semavatın maddesi olan buhardır.

7 ﴾فَسَوّٰيهُنَّ﴿’deki ف tefrîi ifade ettiğine nazaran, tesviyenin istivâya bağlanması, 8 فَيَكُونُ’nün 9 كُنْ emrine veya kudretin taallûku iradenin taallûkuna veya kazânın kadere olan terettüplerine benziyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Tamamı.
2 : Sonra belli bir nizam ve intizamla düzenledi.
3 : Sonra.
4 : Tesviyeyi (dengeli bir şekilde düzenlemeyi) irade etti.
5 : Belli bir nizam ve intizamla düzenledi.
6 : Gökyüzüne.
7 : Onları belli bir nizam ve intizamla düzenledi.
8 : Hemen oluverir.
9 : Ol.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 28. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 30. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abes : mânâsız, faydasız, boş
arz : dünya
beşer : insan, insanlık
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
def etmek : gidermek, uzaklaştırmak
delâlet : delil olma, işaret etme
ef’âl : fiiler, işler
eşya : şeyler, varlıklar
evham : kuruntular, şüpheler
hasretme : sınırlandırma, yalnızca bir şeye ait ve özgü kılma
hilkat : yaratılış
icâz : Kur’ân’ın vecizliği, geniş mânâları az sözle anlatması
ihtisar : kısaltma, özetleme
ilâ âhir : sonuna kadar
irade etme : dileme, isteme
irade : Allah’ın dilemesi
istimâl : kullanılma
istivâ : düzeltme, düzgün yapma
kader : Allah’ın, meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlaması
kazâ : olacağı Allah tarafından bilinen ve takdir olunan şeylerin zamanı gelince yaratılması
keza : bunun gibi
kudret : Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı
mecaz : bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz
mukadder : gr. lâfız olarak zikredilmediği halde gizli olarak kastedilen
nazaran : –göre
semavat : gökler
silsile : zincir, sıra, dizi
şuûnât : durumlar, işler, özellikler; Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler
taallûk : bağlanma, bitişme, alâkalı, ilgili olmak
takdir-i kelâm : sözün gelişi; lâfız olarak zikredilmediği halde, görünen lâfzın altında kapalı olarak bulunan söz, mânâ
tâkip : bir şeyin ardından hemen başka bir şeyin onu takip etmesi, gelmesi
tefrîi : teferruat ve ayrıntılara ayırmakla ilgili
terettüp : neticelenme, sonuç olarak ortaya çıkma
tesviye : dengeli bir şekilde düzenleme
Yükleniyor...