Ve tâkibi ifade ettiğine göre, mukadder bazı fiilere imadır. Takdir-i kelâm; نَوَّعَهَا وَنَظَّمَهَا وَدَبَّرَ اْلاَمْرَ بَيْنَهَا فَسَوّٰيهُنَّ ilâ âhir.'den ibarettir.
Yani, “Nevilere ayırdı, tanzim etti, aralarında lâzım gelen emirleri, tedbirleri yaptı, sonra yedi tabakaya tesviye etti.”
سَوّٰى Yani, “Muntazam, müstevi; envâı, eczaları mütesavi olarak yarattı.”
هُنَّ Bu zamirin cem’i, semavat olacak maddenin nevilere münkasım olduğuna işarettir.
1 ﴾سَبْعَ﴿ tâbiri, semavat tabakalarının kesretine işarettir ve bu tabakaların teşekkülât-ı arziyenin edvar-ı seb’asıyla sıfât-ı seb’aya münasebettar olduğuna îmadır.
2 ﴾سَمٰوَاتٍ﴿ Bu semaların bir kısmı, seyyarat balıklarına denizdir; bir kısmı da sabit yıldızlara mezraadır; bir kısmı da sema çiçekleri hükmünde olan derâri yıldızlara bahçe ve bostandır.
3 ﴾وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ﴿ Buو atıf içindir. Halbuki burada atfın tarafeyni arasında münasebet yoktur. Öyleyse, bu münasebeti bulmak için takdire ihtiyaç vardır. Şöyle ki: 4 وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ “Öyleyse, bu büyük ecramın Hâlıkı Odur.” وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ “Öyle ise o ecramdaki san’atı tanzim, tahkim eden Odur.”
Yani, “Nevilere ayırdı, tanzim etti, aralarında lâzım gelen emirleri, tedbirleri yaptı, sonra yedi tabakaya tesviye etti.”
سَوّٰى Yani, “Muntazam, müstevi; envâı, eczaları mütesavi olarak yarattı.”
هُنَّ Bu zamirin cem’i, semavat olacak maddenin nevilere münkasım olduğuna işarettir.
1 ﴾سَبْعَ﴿ tâbiri, semavat tabakalarının kesretine işarettir ve bu tabakaların teşekkülât-ı arziyenin edvar-ı seb’asıyla sıfât-ı seb’aya münasebettar olduğuna îmadır.
2 ﴾سَمٰوَاتٍ﴿ Bu semaların bir kısmı, seyyarat balıklarına denizdir; bir kısmı da sabit yıldızlara mezraadır; bir kısmı da sema çiçekleri hükmünde olan derâri yıldızlara bahçe ve bostandır.
3 ﴾وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ﴿ Buو atıf içindir. Halbuki burada atfın tarafeyni arasında münasebet yoktur. Öyleyse, bu münasebeti bulmak için takdire ihtiyaç vardır. Şöyle ki: 4 وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ “Öyleyse, bu büyük ecramın Hâlıkı Odur.” وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ “Öyle ise o ecramdaki san’atı tanzim, tahkim eden Odur.”
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Yedi.
2 : Gökler.
3 : “O, her şeyi hakkıyla bilendir.” Bakara Sûresi, 2:29.
4 : Onun her şeye gücü yeter.
2 : Gökler.
3 : “O, her şeyi hakkıyla bilendir.” Bakara Sûresi, 2:29.
4 : Onun her şeye gücü yeter.
Önceki Risale: 28. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 30. âyetin tefsiri