1 عَلَّمَ Bu kelimenin ihtiyar edilmesi, ilmin ulüvv-ü kadrine ve kadrinin yüksek derecesine ve hilâfete mihver olduğuna işarettir. Ve keza, esmânın tevkîfine, yani Şâri’ tarafından bildirilmiş olduğuna remzdir. Zaten esmâ ile müsemmeyat arasında takip edilen münasebât-ı vaz’iye, bunu teyid ediyor. Ve keza, mu’cizenin vasıtasız Allah’ın fiili olduğuna imadır. Fakat felâsifeye göre harikalar, ervah-ı harikanın fiilidir.

اٰدَمُ hilâfeti irade edilen ve Âdem ismiyle tesmiye edilen küre-i arzın sahibi şahs-ı mâhuttur. İsminin tasrihi, teşrif ve teşhiri içindir.

2 اَ ْلاَسْمَاۤءَ isim ve sıfat ve hâsiyet gibi eşyayı birbirinden ayırıp temyiz ve tayin eden alâmet ve nişanlardır; yahut insanlar arasında münkasım olan lügatlardır.

3 عَرَضَهُمْ Arz edilen eşya olduğu halde, zamirin esmaya rücûundan, ismin ayn-ı müsemmâ olduğuna kail olan Ehl-i Sünnetin mezhebine işarettir.

4 كُلَّهاَ Âdem’in melâikeden cihet-i imtiyazı ve melâikenin muarazadan sebep ve medar-ı aczi, esmânın heyet-i mecmuası olduğuna işarettir. Yoksa esmânın bir kısmını, belki kısm-ı âzamını melekler de bilirler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Öğretti.
2 : İsimler.
3 : Onlara arzetti, sundu.
4 : Hepsini, tamamını.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 30. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet : belirti, işaret
arz : sunma
ayn-ı müsemmâ : isimlendirilenin tâ kendisi
cihet-i imtiyaz : üstünlük yönü, üstünlük tarafı
ervah-ı harika : harika ruhlar, üstün ruhlar
esmâ : isimler; Allah’ın veya eşyanın isimleri
eşya : şeyler, varlıklar
felâsife : felsefeciler, filozoflar
hakaik-i eşya : varlıkların hakikatleri, gerçek mahiyetleri
hâsiyet : özellik, hususiyet
hilâfet : halifelik; yeryüzünde Allah’ın izni dairesinde ve Onun adına icraatta bulunma şeklinde, insana verilen görev
ihtiyar etme : seçme, tercih etme
ilmin ulüvv-ü kadri : ilmin değer ve kıymetinin yüksekliği
ima : gizli ve ince bir mânâyı işaret etme, gösterme
kail olmak : inanmak, görüş sahibi olmak
keza : bunun gibi
küre-i arz : yer küre, dünya
lügat : konuşulan dil
melâike : melekler
mezhep : dinde tutulan yol
mihver : eksen
mu’cize : Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareket
muâraza : muhalefet etme, itiraz etme
mukadder : gr. lâfız olarak zikredilmediği halde gizli olarak kastedilen mânâ, söz
münasebât-ı vaz’iye : eşyaya verilen isimlerin, veriliş münasebetleri, alâkaları
münkasım : kısımlara ayrılmış
müsemmeyat : isimlendirilenler
remiz : gizli bir mânâyı ince bir işaretle gösterme
rücû : dönme, geri dönme
şahs-ı mâhud : bilinen ve bahsi geçen şahıs
Şâri : kanun koyucu, şeriatı gönderen Allah
tasrih : açık şekilde bildirme
tayin : belirleme, belirli kılma
temyiz : ayırma, ayırd etme
tesmiye edilme : isimlendirilme
teşhir : ilân etme, duyurma
teşrif : şereflendirme
tevkîfî : Şeriatın sahibi Cenab-ı Hakkın vahyetmesi, bildirmesi; tartışmasız hüküm
teyid : destekleme, kuvvetlendirme
Yükleniyor...