İşte bütün bu nizamlar, bu kanunlar, bu intizamlar, hep bir kast, bir irade, bir hikmetten çıkıyor. Evet, meselâ Habib’in gözünde yerleşen bir zerrenin, unsur-u havadan veya unsur-u türabdan o garip, acip tavırlarda, inkılâplarda yaptığı muntazam hareketinden anlaşılır ki, o zerre, toprakta iken Habib’in gözüne tayin edilmiş ve bir memur gibi mahall-i memuriyetine muntazaman i’zam kılınmıştır (yükseltilmiştir).

Evet, fennî bir nazarla dikkat edilirse anlaşılır ki, o zerrenin hareketi, körü körüne, tesadüf eseri değildir. Çünkü o zerre, hangi mertebeye girerse, o mertebenin nizamına tâbi olur. Ve hangi bir tavra intikal etmişse, onun muayyen kanunuyla amel etmiştir. Ve hangi bir tabakaya misafir gitmişse, muntazam bir hareketle sevk edilmiştir.

Hülâsa, neş’e-i ûlâya dikkat edenin, neş’e-i uhrâ hakkında tereddüdü kalmaz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın emrettiği gibi, “Neş’e-i ûlâyı gören adam, neş’e-i uhrâyı inkâr edebilir mi?” Çünkü ikinci teşekkül, yani ikinci yapılış, birinci teşekkülden daha kolaydır. Bunu yapan, onu daha kolay yapar.

Meselâ, bir fırka askerin ilk teşekkülünde, efradın birbiriyle ünsiyetleri, muarefeleri olmadığından ve talim ve terbiye görmemeleri yüzünden yontulmamış taşlar gibi olduklarından, o efrad, o fırkanın bünyesinde yerleştirilinceye kadar çok zahmetler vardır. Fakat ba’de’t-teşekkül terhis edilip de bir daha taht-ı silâha dâvet edildiği zaman, pek kolay içtima eder ve fırkayı teşkil ederler. Bu teşekkül, evvelki teşekkülden daha kolay olur.

Kezalik, birbiriyle ülfet peyda eden ve herbirisi yerini tanıyan ve bir derece yontulmuş taşlar gibi kesb-i letafet eden bedenin zerratı, ölümle dağıldıktan sonra, haşirde, Hâlıkın izniyle, İsrafil’in borusuyla o zerrat-ı asliye ve esasiye içtimaa dâvet edildikleri zaman, pek kolay içtima ederler ve beden-i insanîyi yine eskisi gibi teşkil ederler. Maahâzâ, kudret-i ezeliyeye nisbeten en büyük, en küçük gibidir; hiçbir şey o kudrete ağır gelemez.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 3. âyetin Tefsiri / Sonraki Risale: 5. âyetin Tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : şaşırtıcı
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
amel etmek : uymak, yerine getirmek
ba’de’t-teşekkül : yapıldıktan sonra, oluşum sonrası
beden-i insanî : insanın bedeni
efrad : fertler, bireyler
fennî bir nazar : ilmî, bilimsel bir bakış
fırka : tümen
garip : tuhaf
Hâlık : herşeyin yaratıcısı olan Allah
haşir : insanın öldükten sonra âhirette tekrar diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanması
hikmet : Cenâb-ı Hakkın her şeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratma sıfatı
hülâsa : kısaca, özetle
içtima : toplanma
içtimaa davet edilmek : toplanmak için çağrılmak
inkılâp : dönüşüm
intikal etmek : geçmek, göçmek
intizam : düzenlilik, disiplin
İsrafil :
kesb-i letafet : incelik, nuraniyet kazanma
kezalik : böylece, bunun gibi
kudret : güç, iktidar
kudret-i ezeliye : ezelden beri var olan Allah’ın ezelî kudreti, güç ve iktidarı
maahâza : bununla beraber, böyle olmakla birlikte
mahall-i memuriyet : görev yeri
muarefe : tanışma
muayyen : belirli
muntazam : düzenli
muntazaman : düzenli olarak
neş’e-i ûlâ : insanın ilk yaratılışı
neş’e-yi uhrâ : öldükten sonra âhirette ikinci kez yaratılış
nizam : düzen, sistem
sevk edilme : gönderilme, yönlendirilme
tâbi olma : uyma
taht-ı silâh : silâh altı
talim ve terbiye : eğitim ve öğretim
tayin edilme : görevlendirilme
teşekkül : yapılış, oluşum
unsur-u hava : hava unsuru, maddesi
unsur-u türab : toprak unsuru
ülfet peyda etme : alışkanlık, yakınlık kazanma
ünsiyet : yakınlaşma, alışma
zerrat-ı asliye ve esasiye : asıl ve temel zerreler, hücreler, atomlar
zerre : atom, hücre
Yükleniyor...