Birincisi: و ile yapılan atıf, her iki cümle arasında bulunan münasebete binaen yapılmıştır. Zira birinci اُولٰۤئِكَ saadet-i âcile 1 عَاجِلَهُ olan hidayet semeresine işarettir. İkinci اُولٰۤئِكَ hidayetin semere-i âcilesine 2 اٰجِلَهُ işarettir.

Evet, herbir 3 اُولٰۤئِكَ mâkabline bir fezleke, bir icmaldir. Fakat erkân-ı İslâmiye me’haz tutulmakla, birinci اُولٰۤئِكَ’nin birinci 4 وَالَّذِينَ’ye raptı; ikincisinin de ümmî mü’minlere tahsisi ve keza erkân-ı imaniye ile yakîn me’haz tutulmakla ikinci اُولٰۤئِكَ’nin ikinci وَالَّذِينَ’ye raptı ve ikisinin de ehl-i kitap mü’minlere ircaı daha evlâdır.

İkincisi: اُولٰۤئِكَ’nin tekrarı, her iki saadetin gerek hidayete, gerek onların medih ve senâlarına müstakil ve ayrı ayrı gayeler ve sebepler olduklarına işarettir. Fakat ikinci اُولٰۤئِكَ’nin hükmüyle beraber, birinci اُولٰۤئِكَ’ye işareti daha evlâdır.

Üçüncüsü: Zamîrü’l-fasl olan 5 هُمْ ehl-i kitaptan olup Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma iman etmeyenlere bir târiz olmak üzere bu cümle ile yapılan hasrı te’kit etmekle beraber, güzel bir nükteyi tazammun etmiştir. Şöyle ki: Müpteda ile haber arasında bulunan هُمْ zamiri, müptedayı, çok haberlere müpteda yapar. Ve bu gibi haberlerin tayinini de hayale havale eder. Yani haberlerin mahdut ve muayyen olmadığını hayale arz etmekle, hayali, münasip haberleri taharrî etmeye teşvik eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Aceleyle, derhal gerçekleşen.
2 : Ertelenerek sonradan gerçekleşen.
3 : İşte onlar
4 : Ve onlar öyle kimseler ki…
5 : Onlar
Önceki Risale: 4. âyetin Tefsiri / Sonraki Risale: 6. âyetin Tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âlim : bilgin
ehl-i kitap : Allah’ın gönderdiği kitaplara inanan Hıristiyan ve Yahudiler
erkân-ı imaniye : İmanın rükünleri, esasları
erkân-ı İslâmiye : İslâmın rükünleri, esasları
evlâ : daha uygun, iyi
fâzıl : faziletli
fezleke : konunun özeti
haber : gr. genellikle isim cümlesinin sonunda yer alan nekre (belirsiz) isim, yüklem
hasr : sınırlandırma, ait kılma; bir hükmün yalnızca bir şeye, veya bir şahsa verilmesi
hidayet : doğru ve hak yola eriştirme; İslâmiyet
icmal : öz, özet
irca : döndürme, yöneltme
keza : böylece, bunun gibi
kezalik : böylece, bunun gibi
mahdut : sınırlı
mâkabli : öncesi
me’haz : kaynak
muayyen : belirli
müpteda : gr. genellikle isim cümlesinin başında yer alan marife (belirli) isim, özne
müstakil : bağımsız
nükte : ince ve derin mânâ
rapt : bağlanma
saadet : mutluluk
senâ : övgü
taharrî : araştırma
tahsis : hâs kılma, özelleştirme; genel bir mânâ ve hüküm ifade eden bir sözü, belirli bir hükme mahsus kılma, belirli bir mânâda kullanma
târiz : dokundurma, iğneleme, taşlama sözde bir yönü göstererek başka bir yönü kastetme sanatı, meselâ; insanlara zarar veren kimseye “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.” diyerek o kimsenin hayırlı biri olmadığını söylemek
tayin : belirleme, belirli kılma
tazammun : içermek
tekit etmek : güçlendirmek
ümmî : tahsil görmemiş olan
yakîn : şüphe edilmeyecek derecede kesinlik
Zamirü’l-fasl : gr. munfasıl zamir; ayrık zamir; cümle içinde başka bir kelimeye bitişmeksizin kendi başına ayrı olarak gelen zamir
Yükleniyor...