1 ﴾ وَلَهُمْ عَذاَبٌ عَظِيمٌ ﴿ Bu cümlenin mâkabliyle cihet-i münasebeti şudur ki: Evvelki cümledeki kelimat ile, şecere-i küfriyenin dünyaya ait acı semerelerine işaret edilmiştir. Bu cümle ile, o mel’un şecerenin âhirette vereceği semeresi zakkum-u Cehennemden ibaret olduğuna işaret yapılmıştır.
S - Üslûbun mecrâ-yı tabiîsi 2 وَعَلَيْهِمْ عِقَابٌ شَدِيدٌ cümlesi iken, üslûbun muktezası olan şu cümlenin terkiyle وَلَهُمْ عَذاَبٌ عَظِيمٌ cümlesi ihtiyar edilmiştir. Halbuki bu cümledeki kelimeler, nimet ve lezzetler hakkında kullanılan kelimelerdir.
C - Şu güzel kelimeleri hâvi olan şu cümlenin onlara karşı zikredilmesi, bir tehekkümdür (istihza), bir tevbihtir, yüzlerine gülmektir. Yani, onların menfaatleri, lezzetleri ve büyük nimetleri ancak ikabdır.
Menfaat ve faideyi ifade eden 3 وَلَهُمْ'deki ل lisan-ı hal ile, “Amelinizin faideli olan ücretini alınız!” diye yüzlerine gülüyor.
“Tatlı” mânâsını tazammun eden 4 عَذاَبٌ lâfzı, onların küfür ve musibetleriyle istilzaz ettiklerini tezkir ile, sanki lisan-ı hal ile, “Tatlı amelinizin acısını çekin!” diye tevbih ediyor.
Alelekser büyük nimetlere sıfat olan 5 عَظِيمٌ kelimesi, Cennette nimet-i azîme sahiplerinin hallerini o kâfirlere tezkir ettirmekle, kaybettikleri o nimet-i azîmeye bedel, elîm elemlere düştüklerini ihtar ediyor. Sonra عَظِيمٌ kelimesi, tâzimi ifade eden عَذاَبٌ’deki tenvine tekittir.
S - Üslûbun mecrâ-yı tabiîsi 2 وَعَلَيْهِمْ عِقَابٌ شَدِيدٌ cümlesi iken, üslûbun muktezası olan şu cümlenin terkiyle وَلَهُمْ عَذاَبٌ عَظِيمٌ cümlesi ihtiyar edilmiştir. Halbuki bu cümledeki kelimeler, nimet ve lezzetler hakkında kullanılan kelimelerdir.
C - Şu güzel kelimeleri hâvi olan şu cümlenin onlara karşı zikredilmesi, bir tehekkümdür (istihza), bir tevbihtir, yüzlerine gülmektir. Yani, onların menfaatleri, lezzetleri ve büyük nimetleri ancak ikabdır.
Menfaat ve faideyi ifade eden 3 وَلَهُمْ'deki ل lisan-ı hal ile, “Amelinizin faideli olan ücretini alınız!” diye yüzlerine gülüyor.
“Tatlı” mânâsını tazammun eden 4 عَذاَبٌ lâfzı, onların küfür ve musibetleriyle istilzaz ettiklerini tezkir ile, sanki lisan-ı hal ile, “Tatlı amelinizin acısını çekin!” diye tevbih ediyor.
Alelekser büyük nimetlere sıfat olan 5 عَظِيمٌ kelimesi, Cennette nimet-i azîme sahiplerinin hallerini o kâfirlere tezkir ettirmekle, kaybettikleri o nimet-i azîmeye bedel, elîm elemlere düştüklerini ihtar ediyor. Sonra عَظِيمٌ kelimesi, tâzimi ifade eden عَذاَبٌ’deki tenvine tekittir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara Sûresi, 2:7.
2 : Ahirette ise onları şiddetli bir ikâb kuşatacaktır.
3 : Onlar için.
4 : Bir azap.
5 : Çok büyük.
2 : Ahirette ise onları şiddetli bir ikâb kuşatacaktır.
3 : Onlar için.
4 : Bir azap.
5 : Çok büyük.
Önceki Risale: 6. âyetin Tefsiri / Sonraki Risale: 8. âyetin tefsiri