Dokuzuncu Lem’a

Bu lem’ayı herkes okumasın. Vahdetü’l-vücudun ince kusurlarını herkes göremez ve muhtaç değil.

2 بِاسْمِهِ 1 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 3

Aziz, sıddık, muhlis, halis kardeşim,

Kardeşimiz Abdülmecid’e ayrı mektup yazmadığımın sebebi, size yazdığım mektupları kâfi gördüğümdendir ki, Abdülmecid, benim için Hulûsi’den sonra kıymettar bir kardeşim, bir talebemdir. Her sabah akşam Hulûsî ile beraber, bazen daha evvel duâmda ismiyle hazır oluyor. Size yazdığım mektuplardan, evvel Sabri, sonra Hakkı Efendi istifade ediyorlar. Onlara da ayrı mektup yazmıyorum. Cenâb-ı Hak seni onlara mübarek büyük bir kardeş yapmış. Sen benim yerime Abdülmecid ile muhabere et, merak etmesin, Hulûsî’den sonra onu düşünüyorum.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
3 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi, üzerinize olsun.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a / Sonraki Risale: Onuncu Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

asâlet : soyluluk
aziz : çok değerli, izzetli
ced : ata, dede
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
evvel : ilk olarak
halis : samimi, içten
hâsiyet : özellik
ilmî : ilimle ilgili, bilimsel
istifade etme : yararlanma
kâfi : yeterli
keşfî : mânevî keşifle ilgili
kıymettar : değerli
lem’a : parıltı
mahrem : gizliliği olan
muhabere : haberleşme
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
mübarek : bereketli, hayırlı
sıddık : çok doğru
tahkikî : ayrıntılı araştırmaya dayanan
tasdik etmek : kabul etmek, onaylamak
vahdetü’l-vücud : “Allah’ın varlığı o kadar mükemmeldir ki, diğer varlıklar Ona göre hayâl ve gölge gibi zayıf varlıklardır; varlık ünvanını almaya lâyık değillerdir” diyen tasavvufî görüş
Yükleniyor...