Elhasıl: Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyyenin ittibâını istilzam edip intaç ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeye ittibâından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeyi takdir etmeyip bid’alara giriyor.

ALTINCI NÜKTE

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:

كُلُّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلُّ ضَلاَلَةٍ فِى النَّارِ 1

Yani, 2 اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ sırrıyla, kavaid-i Şeriat-ı Garrâ ve desâtir-i Sünnet-i Seniyye tamam ve kemâlini bulduktan sonra, yeni icadlarla o düsturları beğenmemek veyahut -hâşâ ve kellâ- nâkıs görmek hissini veren bid’aları icad etmek dalâlettir, ateştir.

Sünnet-i Seniyyenin merâtibi var. 3 Bir kısmı vâciptir, terk edilmez. O kısım, Şeriat-ı Garrâda tafsilâtıyla beyan edilmiş. Onlar muhkemattır, hiçbir cihette tebeddül etmez. Bir kısmı da nevâfil nev’indendir. Nevâfil kısmı da iki kısımdır:

Bir kısmı, ibadete tâbi Sünnet-i Seniyye kısımlarıdır. Onlar dahi şeriat kitaplarında beyan edilmiş; onların tağyiri bid’attır. Diğer kısmı, “âdâb” tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitaplarında zikredilmiş.

Onlara muhalefete bid’a denilmez; fakat âdâb-ı Nebevîye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakikî edepten istifade etmemektir.

Bu kısım ise, örf ve âdât, muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tevatürle malûm olan harekâtına ittibâ etmektir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Her bid’at dalâlettir ve her dalâlet Cehennem ateşindedir.” Müslim, Cum’a: 43; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Nesâî, Î’deyn: 22; İbn-i Mâce, Mukaddime: 6, 7; Dârimî, Mukaddime: 16, 23; Müsned, 3:310, 371, 4:126, 127.
2 : “Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim.” Mâide Sûresi, 5:3.
3 : bk. Dârimî, Mukaddime: 49; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat: 4:215; ed-Deylemî, el-Müsned: 2:345.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Onuncu Lem'a / Sonraki Risale: On İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdâb : edep ve görgü kuralları
âdâb-ı Nebevîye : Hz. Peygamberin (a.s.m.) göstermiş olduğu hal, davranış ve ahlâk kâideleri
âdât : âdetler, gelenekler
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı üzerine olsun
beyan : açıklama
bid’a/bid’at : dinde olmayıp sonradan dine zarar verecek şekilde ortaya çıkan şey
cihet : şekil, yön
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
desâtir-i Sünnet-i Seniyye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sünnetiyle ilgili prensipler
düstur : kural, prensip
edep : terbiye, güzel ahlâk
elhasıl : sonuç olarak
ferman etmek : buyurmak
hakikî : asıl, gerçek
hâşâ ve kellâ : asla, kesinlikle öyle değil
icad : var etme, ortaya çıkarma
intaç etme : sonuç verme
istifade etmek : faydalanmak, yararlanmak
istilzam etme : gerekli görme
ittibâ : uyma, tabi olma
kavaid-i Şeriat-ı Garrâ : parlak ve nurlu olan İslam şeriatının kuralları
kemâl : kusursuzluk, mükemmellik
merâtib : mertebeler, dereceler
muamelât-ı fıtriye : doğuştan gelen, fıtrî olan davranışlar, işler
Muhabbetullah : Cenâb-ı Hakka duyulan sevgi
muhalefet etmek : aykırı davranmak
muhkemat : kesin hükümler içeren emir ve yasaklar
nâkıs : eksik, noksan
nev : çeşit, tür
nevâfil : nafileler, farz ve vacip ibadetlerin dışında kalan ibadetler
nükte : ince anlamlı söz
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
Siyer-i Seniyye : Hz. Peygamber’in (a.s.m.) yüksek ahlâk ve vasıflarına dair yazılan kitap
Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümler, Kur’ân ve sünnet
Şeriat-ı Garrâ : parlak ve nurlu İslâm şeriatı
tâbi : bağlı
tabir edilme : adlandırılma
tafsilât : ayrıntılar
tağyir : değiştirme
takdir etmek : bir şeye gerekli değeri göstermek
tebeddül etmek : değişmek
vâcip : dinî bakımdan yapılması şart ve kesin olan emir
vaziyet : durum, hal
veyl : yazık
ziyade : çok
Yükleniyor...