Öyle de, küre-i arz madem zîhayatın meskenidir ve zîhayatın kumandanları da insandır ve insanın ehl-i sevâhil kısmının kısm-ı âzamının medar-ı taayyüşleri balıktır ve ehl-i sevâhil olmayan kısmının medar-ı taayyüşleri, ziraatle, öküzün omuzundadır ve mühim bir medar-ı ticareti de balıktır.

Elbette, devlet seyf ve kalem üstünde durduğu gibi, küre-i arz da öküz ve balık üstünde duruyor, denilir. Zira, ne vakit öküz çalışmazsa ve balık milyon yumurtayı birden doğurmazsa, o vakit insan yaşayamaz, hayat sukut eder, Hâlık-ı Hakîm de arzı harap eder.

İşte, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayet mucizâne ve gayet ulvî ve gayet hikmetli bir cevapla, 1 اَ ْلاَرْضُ عَلَى الثَّوْرِ وَالْحُوتِ demiş. Nev-i insanînin hayatı, ne kadar cins-i hayvânînin hayatıyla alâkadar olduğuna dair geniş bir hakikati iki kelimeyle ders vermiş.

ÜÇÜNCÜ VECİH: Eski kozmoğrafya nazarında güneş gezer. Güneşin her otuz derecesini bir burç tabir etmişler. O burçlardaki yıldızların aralarında birbirine raptedecek farazî hatlar çekilse, birtek vaziyet hâsıl olduğu vakit, bazı esed (yani arslan) suretini, bazı terazi mânâsına olarak mizan suretini, bazı öküz mânâsına sevr suretini, bazı balık mânâsına hût suretini göstermişler. O münasebete binaen o burçlara o isimler verilmiş. Şu asrın kozmoğrafyanazarında ise, güneş gezmiyor. O burçlar boş ve muattal ve işsiz kalmışlar. Güneşin bedeline küre-i arz geziyor.

Öyleyse, o boş, işsiz burçlar ve yukarıdaki muattal daireler yerine, yerde arzın medar-ı senevîsinde, küçük mikyasta o daireleri teşkil etmek gerektir. Şu halde, burûc-u semâviye, arzın medar-ı senevîsinden temessül edecek. Ve o halde küre-i arz her ayda burûc-u semâviyenin birinin gölgesinde ve misalindedir. Güya arzın medar-ı senevîsi bir âyine hükmünde olarak, semâvî burçlar onda temessül ediyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Dünya, öküz ve balığın üzerindedir.” bk. Hâkim, el-Müstedrek: 4:636; el-Münzirî, et-Terğib ve’t-Terhîb: 4:257; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid: 8:131; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam: 1:172.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Lem'a / Sonraki Risale: On Beşinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alakalı, ilgili
arz : yeryüzü, dünya
asır : yüzyıl
binaen : dayanarak
burç : Güneş sisteminde izleri düşen on iki takım yıldızın herbiri
burûc-u semâviye : gökteki burçlar
cins-i hayvânî : hayvan türü
ehl-i sevâhil : deniz kıyılarında yaşayanlar
farazî : hayalî, varsayılan
hakikat : gerçek
Hâlık-ı Hakîm : her varlığı sayısız hikmetlerle yaratan Allah
harap etmek : yıkmak
hâsıl olmak : meydana gelmek
hikmetli : içinde derin hakikatlerin bulunduğu bir şekilde
hût : büyük balık
hükmünde olma : aslıyla aynı hükmü taşıma
istinad etmek : dayanmak
kısm-ı âzam : büyük kısım, çoğunluk
kozmoğrafya : astronomi, gök bilimi
küre-i arz : yerküre
mânâ : anlam
medar-ı senevî : dünyanın güneş etrafında dönerken bir sene içinde çizdiği yörünge
medar-ı taayyüş : geçim kaynağı
medar-ı ticaret : ticaret kaynağı
mesken : ev, barınak
mikyas : ölçü
misal : yansıma, görüntü
mizan : terazi
muattal kalma : kullanılmaz olma
mucizâne : mucizeli bir şekilde
mühim : önemli
münasebet : bağlantı, ilişki
nazar : bakış açısı
nev-i insanî : insan türü, insanlık
raptetmek : bağlamak
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
semâvî : göğe ait
sevr : öküz
seyf : kılıç
sukut etmek : ortadan kalkmak
suret : biçim, görünüş
temessül etmek : görünmek, yansımak
teşkil etmek : meydana gelmek, oluşmak
ulvî : yüce, büyük
vaziyet : durum, hal
vecih : yön
zîhayat : canlı
ziraat : tarım
Yükleniyor...