İşte bu vecihle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, sabıkan zikrettiğimiz gibi, bir defa ale’s-sevri bir defa ale’l-hût demiş. Evet, mu’cizü’l-beyan olan lisan-ı Nübüvvete yakışır bir tarzda, gayet derin ve çok asır sonra anlaşılacak bir hakikate işareten, bir defa ale’s-sevri demiş. Çünkü küre-i arz, o sualin zamanında Sevr Burcunun misalindeydi. Bir ay sonra yine sorulmuş, ale’l-hût demiş. Çünkü o vakit küre-i arz Hût Burcunun gölgesindeymiş. İşte, istikbalde anlaşılacak bu ulvî hakikate işareten ve küre-i arzın vazifesindeki hareketine ve seyahatine imâen ve semâvî burçlar, güneş itibarıyla muattal ve misafirsiz olduklarına ve hakikî işleyen burçlar ise küre-i arzın medar-ı senevîsinde bulunduğuna ve o burçlarda vazife gören ve seyahat eden küre-i arz olduğuna remzen, 1 عَلَى الثَّوْرِ وَالْحُوتِ demiştir. Vallahu a’lemu bi’s-savab.

Bazı kütüb-ü İslâmiyede sevr ve hûta dair acip ve haric-i akıl hikâyeler, ya İsrailiyattır veya temsilâttır veya bazı muhaddislerin tevilâtıdır ki, bazı dikkatsizler tarafından hadis zannedilerek Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma isnad edilmiş.

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَاۤ اِنْ نَسِينَاۤ اَوْ اَخْطَاْنَا 2

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Öküz ve balık üzerindedir.” bk. Hâkim, el-Müstedrek: 4:636; el-Münzirî, et-Terğib ve’t-Terhîb: 4:257; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid: 8:131; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam: 1:172.
2 : “Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 2:286.
3 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Lem'a / Sonraki Risale: On Beşinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayret verici
ale’l-hût : balığın üzerinde
ale’s-sevr : öküzün üzerinde
Aleyhissalâtü vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı üzerine olsun
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hakikat : doğru gerçek
hakikî : gerçek
haric-i akıl : akıl dışı
Hût Burcu : Balık Burcu
imâen : işaret ederek
isnad etmek : dayandırmak
İsrailiyat : İsrailoğullarına ait bilgiler
istikbal : gelecek
itibariyle : açısından
küre-i arz : yerküre
kütüb-ü İslâmiye : İslâmiyetle ilgili kitaplar
lisan-ı Nübüvvet : peygamberlik dili
medar-ı senevî : dünyanın güneş etrafında dönerken bir sene içinde çizdiği yörünge
misal : yansıma, görünüm
mu’cizü’l-beyan : açıklamaları mucize olan
muattal : hareketsiz, fonksiyonsuz
muhaddisîn : hadis ilmiyle uğraşan âlimler
remzen : işareten
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed
sabıkan : bundan önce
semâvî : gökyüzünde olan
Sevr Burcu : Boğa Burcu
temsilât : temsiller; bir bilinmeyeni bilinen bir şeyle kıyaslayarak yapılan benzetmeler
tevilât : yorumlar
ulvî : yüce, büyük
vallahu a’lemu bi’s-savab : doğruyu en iyi bilen Allah’tır
vecih : yön
zikretme : anma, belirtme
Yükleniyor...