İşte bu sırlar içindir ki, Kur’ân-ı Hakîm, mü’minleri pek çok tekrar ve ısrar ile, tehdit ve teşvik ile, günahtan zecir ve hayra sevk ediyor. 1

Bir zaman Kur’ân-ı Hakîmin bu tekrar ile şiddetli irşâdâtı bana bu fikri verdi ki, bu kadar mütemâdi ihtarlar ve ikazlar, mü’min insanları sebatsız ve hakikatsiz gösteriyorlar. İnsanın şerefine yakışmayacak bir vaziyet veriyorlar. Çünkü, bir memur, âmirinden aldığı birtek emri itaatine kâfi iken, aynı emri on defa söylese, o memur cidden gücenecek. “Beni ittiham ediyorsun; ben hain değilim” der. Halbuki, en hâlis mü’minlere Kur’ân-ı Hakîm musırrâne, mükerrer emrediyor.

Bu fikir benim zihnimi kurcaladığı bir zamanda, iki üç sadık arkadaşlarım vardı. Onları şeytan-ı insînin desiselerine kapılmamak için pek çok defa ihtar ve ikaz ediyordum. “Bizi ittiham ediyorsun” diye gücenmiyorlardı. Fakat ben kalben diyordum ki: “Bu mütemâdiyen ihtarlarımla bunları gücendiriyorum, sadakatsizlikle ve sebatsızlıkla ittiham ediyorum.”

Sonra, birden, sabık işaretlerde izah ve ispat edilen hakikat inkişaf etti. O vakit, o hakikatle hem Kur’ân-ı Hakîmin tam mutabık-ı mukteza-yı hal ve yerinde ve israfsız ve hikmetli ve ittihamsız bir surette ısrar ve tekrârâtı yaptığı ve ayn-ı hikmet ve mahz-ı belâgat olduğunu bildim. Ve o sadık arkadaşlarımın gücenmediklerinin sırrını anladım. O hakikatin hülâsası şudur ki:

Şeytanlar, tahribat cihetinde sevk ettikleri için, az bir amel ile çok şerleri yaparlar. Onun için, tarik-i hakta ve hidayette gidenler, pek çok ihtiyat ve şiddetli sakınmaya ve mükerrer ihtârâta ve kesretli muavenete muhtaç olduklarındandır ki, Cenâb-ı Hak, o tekrarat cihetinde bin bir ismiyle ehl-i imana muavenetini takdim ediyor ve binler merhamet ellerini imdadına uzatıyor. Şerefini kırmıyor, belki vikaye ediyor. İnsanın kıymetini küçük düşürtmüyor, belki şeytanın şerrini büyük gösteriyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Nahl Sûresi, 16:90.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Lem'a / Sonraki Risale: On Dördüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem : dünya
amel : iş, davranış
âmir : idareci
ayn-ı hikmet : hikmetin ta kendisi
bâki : devamlı olan, sonsuz
bîçare : çaresiz
cihet : taraf, yön
desise : hile, aldatma
fâni : geçici olan, ölümlü
hakikat : asıl, esas, gerçek
hakikatsiz : bir gerçeğe dayanmayan
hâlis : içten, samimi
hidayet : doğru ve hak olan yol, İslâmiyet
hikmetli : bir gaye ve faydaya yönelik olarak, tam yerli yerinde
hülâsa : özet, öz
ihtar : hatırlatma
ihtârât : uyarılar
ihtiyat : tedbir, önlem
ikaz : uyarı
inkişaf etme : ortaya çıkma
irşâdât : nasihatler, doğru yolu gösteren sözler
israf : savurganlık
itaat : bağlanma, boyun eğme
ittiham etmek : suçlamak
izah : açıklama
kâfi : yeterli
kesretli : çok sayıda
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mahz-ı belâgat : her yönüyle belâgatlı olan, tam yerinde ve tam şartlara uygun söz söylemek
muavenet : yardım
mukabil : karşılık
musırrâne : ısrarlı bir şekilde
mutabık-ı mukteza-yı hal : halin gereğine uygun
mü’min : Allah’a inanan
mükerrer : tekrarla, birçok kere
mütemâdi : devamlı, sürekli
mütemâdiyen : sürekli olarak
sabık : geçen, önceki
sadakatsizlik : içten bağlı olmama
sadık : doğru, bağlı
sebatsız : sebat göstermeyen, kararsız, kalıcı olmayan, geçici
sevk etmek : göndermek, yönlendirmek
suret : şekil
şer : kötülük
şeytan-ı insî : insanlardan şeytanlaşmış olan
tahribat : tahripler, yıkıp bozmalar
tarik-i hak : hak ve hakikat yolu
tehdit : korkutma
tekrârât : tekrarlar
teşvik : şevklendirme, isteklendirme
zecir : sakındırma
Yükleniyor...