Bu hayret verici seyahat ve seyeran-ı mevcudat, o sefer ve seyelân-ı mahlûkat öyle bir intizam ve mizan ve hikmetle sevk ve idare edilir; ve onlara ve o kafilelere kumandanlık eden öyle basîrâne, hakîmâne, müdebbirâne kumandanlık ediyor ki, bütün akıllar farazâ ittihad edip birtek akıl olsa, o hakîmâne idarenin künhüne yetişemez ve kusur bulup tenkit edemez.

İşte bu hallâkıyet-i Rabbâniyenin içinde, o sevimli ve sevdiği masnuatın, hususan zîhayatların hiçbirine göz açtırmayarak âlem-i gayba gönderiyor. Hiçbirine nefes aldırmayarak dünyadaki hayattan terhis ediyor.

Mütemadiyen bu misafirhane-i âlemi doldurup misafirlerin rızası olmayarak boşaltıyor. Kalem-i kazâ ve kader, küre-i arzı yazar bozar tahtası gibi yaparak, 1 يُحْيِـى وَيُمِيتُ cilveleriyle mütemadiyen küre-i arzda yazılarını yazar ve o yazıları tazelendirir, tebdil eder.

İşte bu faaliyet-i Rabbâniyenin ve bu hallâkıyet-i İlâhiyenin bir sırr-ı hikmeti ve esaslı bir muktazîsi ve bir sebeb-i dâîsi, üç mühim şubeye ayrılan hadsiz, nihayetsiz bir hikmettir.

O hikmetin birinci şubesi şudur ki: Faaliyetin her nev’i, cüz’î olsun küllî olsun, bir lezzet verir. Belki her faaliyette bir lezzet var.

Belki faaliyet ayn-ı lezzettir. Belki faaliyet, ayn-ı lezzet olan vücudun tezahürüdür ve ayn-ı elem olan ademden tebâud ile silkinmesidir.

Evet, her kabiliyet sahibi, bir faaliyetle kabiliyetinin inkişafını lezzetle takip eder. Herbir istidadın faaliyetle tezahür etmesi, bir lezzetten gelir ve bir lezzeti netice verir.

Herbir kemal sahibi, faaliyetle kemâlâtının tezahürünü lezzetle takip eder. Madem herbir faaliyette böyle sevilir, istenilir bir kemal, bir lezzet vardır.

Ve faaliyet dahi bir kemaldir. Ve madem zîhayat âleminde daimî ve ezelî bir hayattan neş’et eden hadsiz bir muhabbetin, nihayetsiz bir merhametin cilveleri görünüyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Diriltir ve öldürür
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : yokluk, hiçlik
âlem-i gayb : gayb âlemi, görünmeyen âlem
aşk-ı lâhûtî : Cenâb-ı Hakkın Zâtına mahsus kutsal aşkı
ayn-ı elem : acının tâ kendisi
ayn-ı lezzet : lezzetin tâ kendisi
cilve : görünme, yansıma
cüz’î : sınırlı, bireysel
dâî : gerektiren sebep
esas : temel
ezelî : başlangıcı olmayan
faaliyet-i Rabbâniye : herşeyin Rabbi olan Allah’ın kâinattaki faaliyeti
hadsiz : sınırsız, sayısız
hallâkıyet-i İlâhiye : Allah’ın yaratıcılığı, var ediciliği
hallâkıyet-i Rabbâniye : herşeyin rabbi olan Allah’ın yaratıcılığı
hayat-ı sermediye : devamlı, sürekli hayat
hikmet : bir gaye ve faydaya yönelik olarak, tam yerli yerinde olma
inkişaf : açığa çıkma
istidad : kabiliyet, yetenek
kalem-i kazâ ve kader : kazâ ve kader kalemi
kemâl : mükemmellik, olgunluk
kemâlât : mükemmel özellikler
kudsiyet : kusur ve noksandan uzak oluş, kutsallık
küllî : geniş kapsamlı, genel
küre-i arz : yerküre, dünya
lezzet-i mukaddese : her türlü kusur ve noksandan yüce bir lezzet
lütuf : iyilik, ihsan
masnuat : san’at eseri varlıklar
misafirhane-i âlem : dünya misafirhanesi
muhabbet : sevgi
muhabbet-i kudsiye : kusur ve noksandan uzak olan sevgi
muktazî : gerekçe, gerektirici sebep
mukteza : bir şeyin gereği
mühim : önemli
mütemadiyen : sürekli olarak
neş’et eden : kaynaklanan
nev’ : çeşit, tür
nihayetsiz : sonsuz
rıza : memnuniyet, hoşnutluk
sebeb-i dâî : birşeyin ortaya çıkmasındaki gerektirici sebep
sırr-ı hikmet : herşeyin bir gaye ve hedefe yönelik yaratılmasında gizli olan sır
şefkat : içten ve karşılık beklemeden duyulan merhamet, sevgi
tabir : açıklama, ifade etme
tebâud : uzaklaşma
tebdil etmek : değiştirmek
terhis etmek : göreve son vermek, serbest bırakmak
tezahür etmek : görünmek, ortaya çıkmak
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması
vücud : varlık
zîhayat : canlı
Yükleniyor...